26 Temmuz 2012 Perşembe

Buca Bosch Servis Merkezi

önce şu noktada anlaşalım, hava atmak gibi bir niyetim yok.. ama gelgelelim bir sürü farklı şehirde araba kullanmış bir insanım. babam araba kullanışımı takdir ettiğinden iş gezilerinin bir kaçında beni şoför olarak kullandı. yani referansım da sağlam; bir baba, kızının araba kullanışını beğeniyor. kendisini ve de tanıdğı herkesi ona emanet edebiliyor. keza kullandığım arabaya binmeyen arkadaşım da kalmadı, tek bir şikayet almadım..kendimle de gurur duyarım. bunlara ek olarak yaklaşık iki senedir de ankara'da yaşıyorum. burda da anlaştık. hangi noktaya parmak basmak istediğim..evet..evet.. olamaz böyle bir şey..ankara trafiği.. öncelikle gerçek anlamdaki şerit sayısı ne kadar az. tabiiki de arabaların takip ettikleri doğrultular mevcut canıım.. benim dediğim var ya hani istanbul'da bir sürü bir sürü çizgiler; kesik kesik oluyor, kesiksiz oluyor.. şerit çizgisi evet. burda neredeyse yok. nedense ihtiyaç duyulmamış. tamamen doğaçlama doğrultularda gidiliyor. ve de doğaçlama ankara trafiğini en güzel anlatan kelime. ikinci sırada ise bir tamlama var, orman kuralları geçerli ankara yollarında. arabaların gittiği yöne dik muazzam bir trafik akışı daha var otoban harici her yerde. yayalar dokuz-on canlı. arabalar yayaları bonus zannediyorlar, yayalar da arabaları.. kesinlikle bir yol verme söz konusu değil, tamamen yol alma üzerine kurulu bir sistem. Buca Bosch Servis Merkezi bir de biz istanbullulara çirkef diyorlar. iki gündür kollarımı neredeyse kopartacak şekilde geç geç işareti yapıyorum hem yayalara hem diğer araçlara yol verince, gene de inandıramıyorum; şaşkınlıktan taş kesiliyor iki taraf da. dün bir amcaya inme indi zannettik..yol verince alamıyorlar. ama sevinçten ağlayacak gibi olanını da gördük. insanlık ölmemiş diye sevindi. ama ışıksız kavşaklar..işte ışıksız kavşaklar..genelde hayvani ama arabada nazik olan ruhumu sergileyeyim dedim, baktım tek bir insan evladı tınlıycak gibi değil; işte o an içimdeki çirkef istanbulluyu çıkardım hem okkalı küfürümü savurdum hem yolumu aldım hem de kornaya bastım.. kural oymuş.. istanbul'da vallahi her zaman olmasa da insanlar durup yol verebiliyorlar yahu. orda yol almanın bir adabı var mesela, arabanın burnunu uzatıyosun, bir uzatıyorsun iki uzatıyorsun; ilk ikide geçemediysen üçte garanti geçiyorsun. ankara maşşallah hayvanlık üzerine kurulmuş bu noktada. yolun yarısını almış ol gene de etrafından dolaşıyorlar. sinir stres sahibi insanım ben zaten, ama asi ruhumu arabada müzik çalarak yatıştırmaya çalışırım ki trafik canavarı olmayayım. ama ankara'da olmuyor. orman kuralları sukunete, efendiliğe prim yaptırmıyor. işin kötüsü ankara benim ailemde ırsi delilik olduğunu, gözümüzün kelime anlamıyla(literally) karardığını, elli yedi leşimiz olduğunu bilmiyor.. kuralın neyse ben oynarım ankara efendi fakat aklını da alıcam haberin olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder