31 Mart 2012 Cumartesi
Batıkent Ariston Servisi
şüphelerin padişahı hannas, mukim olduğu kuyudan sesleniyor: ne gördüğüne inan ne duyduğuna!
ona dinlemesini bilen 'duyar' ve 'görür' diye cevap veriyor sessizliğin içinden bir ses. kemalat nokta-i nazarında yol bulan, sessizliğin içindeki sesi duyanlar; dinlemesini bilenler hakikate er ya da geç vakıf olur; artık kulakları gözdür; açılan bab-ı esrar aralığından gördüklerini betimler aşkla ve vecdle; artık kulak da dil olmuştur.
kulakları önce göz sonra dil olan yine de şöyle der: "kusur benim imzamdır!"
kusur bizdendir; kusur o'ndan değildir. toprak gibi alçakgönüllü ol diyor ya mevlana; hâl bu. ve hâl ehli bilir ki; gayret bizden tevfik o'ndandır.
Batıkent Ariston Servisi
o da kim ola?
o: hu.
hu: "bilinmez meşhur."
zahir: aleni, açıkta olan; dışarıdan görülen.
batın: iç, yüz, ruh; dışarıdan bakıldığında görülmeyen mana, ehlinin görebileceği hakikat.
"alın! bu kavunu yiyin! o benim etimdir! rakıyı da için! o benim kanımdır!"
"ah beybaba! ah be babalık! niye çamura yattın?"
zahir'i konuşturan anar, hz. isa'ya atıf yapıyor. hristiyan akaidine göre eli eli lema şevaktani (lime terekteni) dediği varsayılan hz. isa'ya. "beni neden terk ettin?" diye sordu diyorlar. o bunu sormadığı gibi, onun rabbi de onu terketmedi. ibrahim'i terketmediği gibi. aşk gözüyle baktığında ibrahim; nemrut'un ateşine, ateş suya, odunlar balığa tebdil oldu. akıl gözüyle baksaydı yanacaktı. ismail'i terketmediği gibi. gözlerini kapatıp imtihan sırrıyla bıçağın altına boynunu uzattığında, bıçak bile dile geldi; kayaları parçaladı; onun uzanmış ince boynunu çizemedi. yusuf'u terketmediği gibi. salınsa da kuyulara bir kervan, atılsa da zindanlara bir vicdan sahibi gönderdi. musa'yı da terketmediği gibi. firavun ve ordusunun zulmünden kaçarken denizi ikiye bölen asayı verdi. o vurduğu zaman asayı yere yalanın yılanları ipe dizildi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder