25 Ocak 2012 Çarşamba

Zülfün Teline Bağladım

izleyicisine, sinemadan çıktıktan sonra eve gidene kadar "bahçada yeşil çınar"ı söyleten film. fakat ilginçtir; hiçbir sahnesinde bahçada yeşil çınar'ın söylenmediği film. son hafriyat'ı okumuş, diziyi olanca sadakatiyle izlemiş biri olmakla beraber, filmle ilgili yapılabilecek olası tüm objektif yorumların fersah fersah uzağında bir yerlerdeyim. İstikbal Mutfak Modelleri binlerce kilometre kadar... daha ilk sahnede burnumun direğinin titremesinden bahsediyorum size, objektivite mi kalmış allasen?! "ölmeye ölmeye ölmeye geldik" diye böğüren tribünler kadar hüzünlenmeye, hüzünlenmeye, hüzünlenmeye gitmiştim zaten ben o sinemaya... kalabalık caddeler, zevksiz tabelalar, zülüf dökülmüş yüze, ankara'nın kavisli sokak lambaları, tanıdık hayatların bol tantanalı dışavurumları, yamalı asfaltlar, is, toz, toprak, kimseye etmem şikayet, usulüne uydurmak, seç turizm, rakı, ulucanlar, almanca altyazıdaki bastard karşılığının asla Ranza Modelleri yerini tutamayacağı "piç" ünlemi, pilli bebek, bilindik yüzler, yoksulluk, bakımsızlık, esmer/sarışın oranında ezici esmer hakimiyeti, koşuşturma, ağız dolusu argo, gökçek'in maskot kedileri, "kardeş" hitabını da "abi" hitabını da "bruder" diye altyazılaştıran zavallı alman dili ve edebiyatı, kar altındadır Ev Dekorasyon Örnekleri varoşlar -hasretim- nazlıdır ankara, gürültü, masadaki salatayı paket yaptırabilme serbestisi, beyaz atlet, sadece ikimizin uyandığı saatler, hüzün... "2 saat boyunca Sürgülü Kapı evindeydin ama bitti. şu an yine bundes'tesin, germiyanoğullarının arasındasın" dedi sanki bana hayat film sonrasında. straßenbahn'a yürürken fark ettim ki, ben diziyi Ofis Mobilyası kendi odam dışında başka hiçbir yerde, efes dışında başka hiçbir bira eşliğinde izlememişim. frankfurt am main, cine star bonus'ta film izleyip krombacher içme noktasına ne ara geldik, vallaha bilemiyorum hala...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder