28 Ocak 2012 Cumartesi

Mutfak Dolabı

alt yapidan yetisen yildizlarla kadrolasmasi adeta fc barcelona ekolunu siyasete tasimis bir olusum. simdi yanlis anlamayin, butun partiler kadrolasir tabi akp'ye cok da ozel bir durum yok ama alternatif bir parti yonetime gecmeyince kadrolar kemiklesmeye basliyor bir sure sonra. biraz uzun sure basta kalinca da takinilan dislamaci tutumun hedefi karsi gorusu savunanlardan, ayni gorusu savunmayanlara alfemo oturma grupları dogru genisliyor. bu kotuden ote tehlikeli bir sey iste. simdi, anliyorum bir grup insanin en bastan akp'ye oy verme dağınık topuz modelleri nedeni turkiye'de hakim olduguna inandiklari askeriye destekli juristocracy'yi zayiflatmakti. bununla hicbir problemim yok acikcasi. fakat bunu yaparken farkinda olmadan bir varsayimda bulunuyor bu insanlar (en azindan iyi niyetli olanlar). dusunuyorlar ki bu sistem zayifladikca yerine gelen diger sistem daha iyi olacak. hatta cogu arkadasim acikca soylediler oturma grubu modelleri ki akp'nin istedigi sistemde senin kaybin ne kadarsa, onceki sistemde benim kaybim onun en az iki kati kadardi. bu mantiktaki hatalar benim icin su anda yeteri kadar goz onunde. konustugum bazi insanlar da, her ne kadar hala akp'ye oy vereceklerini aciklamis olsalar bile, akp'nin kendi elit zumresini yarattigini ve bu zumrenin on planda oldugunu goruyorlar. simdi sirf yuksek oranda oy aliyorlar diye de akp'nin bu yaptiklarina halkci bir devrim demek buyuk bir hata olur. ne yazik ki akp, bir onceki sistemin sadece bazi sabitlerinin ismi degistirilmis hali. herhangi bir antitez vasfi tasiyip ortaya bir sentez cikmasina yol acmiyor. en gömlek modelleri basa donersek bunu da guzel guzel kadrolasarak ortaya koyuyorlar su anda. tabi akp'ye oy veren insanlardan bu yeni gelen sistemin eskisinden bir farki olmadigini, sadece bal tutan parmagini yalar misali farkli bir elit zumreyi kayirdigini gormelerini istemek cok da mantikli degil. buna tonlarca farkli sudan bahaneyle karsi cikabilirler, zamaninda tam tersini savunan insanlarinkine benzer cinsten. umarim bir gun yeni bir alternatif cikar ortaya, bu sefer halihazirdaki sisteme bir antitez olusturabilecek cinsten. yolda giderken de ne yaptigini unutmaz da gercek anlamda devrime benzer bir seyden bahsedebiliriz. en küçük çapta yolsuzluk sayabileceğimiz kaçak elektrik kullanan; yerleşmiş çıkar kodları doğrultusunda işini bahşiş vererek halleden; mahalle baskısından dolayı kendisi de ahlak bekçiliğine soyunan; para uğruna benliğini kahkül modelleri satan bir toplumdan yolsuzluğa ve baskıya karşı çıkmasını bekleyemezsiniz. bu toplum maalesef bu açıdan kendisini görüyor ak parti'de. bellona yatak odası takımları bazılarını kendim yaşasdığım, bazılarını yakınlarımın aktardığı birkaç hikaye aktarayım çabucak: - henüz çocuktum. evde bir sorun çıkmış hırdavatçıdan malzeme almam gerekiyor. gerekenleri söylüyorum, kaç para diye soruyorum, adam aklınca kazık atacak ya "paran yetmeyebilir, yataş yatak fiyatları ne kadar var üzerinde?" diyor. yani bunu eve boş dönme ve ödememe riskini kenara atıp en çok ne kadar isteyebilirim mantığı. ulan orospu çocuğu, ben daha çocuktum lan! beni neden bulaştırdın bu çıkarcı ve acımasız ticaret anlayışına. bizim toplumumuz küçüğünü korumaz, küçük gördüğünü ezer. - boğaz köprüsünden geçecekken önümüzdeki iki gişede iki araba durmuş bekliyor. ogs ve kgs'leri boş, parayla geçmeleri imkansız ama trafiği tıkıyorlar. arkadaki sürücülerden kartlarını istiyorlar. git lan 200m ilerde yeri var, doldur diyorsun. param yok diyorlar ve yüzlerinde pişkin bir gülümseme: "hiçkimse kartını vermezse ben burda kalırım siz de gecikirsiniz." bizim toplumumuz işi oldu bitti'ye getirmeyi sever. - bir apartman yöneticisi. binanın asansörlü olduğunu gören bir asansör şirketi yataş oturma grupları görevlisi içeri girer ve kendisiyle konşur. o günden sonra ne olduysa asansör sürekli arıza yapar ve fakat uyarılara rağmen servis gelmez. en azından sakinler gelmediklerini zannederler. meğer çağırılmamıştır hiç. şirket görevelisi, yerleşik olan asansör kelebek mutfak markasına haksız rekabet uygulayıp kendi markasının ürününü yerleştirmek için apartman yöneticisine "servis çağırma" talimatı karşılığı rüşvet verir. ta ki sakinler isyan edip bu markada iş yok, yenisine geçelim diyene kadar. ve o zaman ne olur? yönetici, görüştüğü şirketin asansörünü teklif eder tabii ki. bütün sokakta ve mahallede aynı sorun vuku bulunca olay açığa çıkar. bizim toplumumuz alın teri sevmez, kâr güder. maalesef "tüm genellemeler yanlıştır" diyemiyorum doğtaş oturma grupları çünkü her gün bunlar gibi sayısız olayla karşılaşıyorum ve artık hiç aklıma takmadan geçiştiriyorum. biz ne zaman bu kadar ahlaksız bir toplum olduk? toplumun aynasıdır ak parti. güç kendisinde olduğu ölçüde küçük gördüğünü ezer, işi pişkinlikle oldu bittiye getirir, en kısa yoldan kâr etmeye çalışır. ve bu toplumsal açıdan ahlaksız davranışlarını örtbas etmek için kişisel ahlak bekçiliğine soyunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder