31 Ocak 2012 Salı

Renk Körlüğü Nedir

hürrem sultan'ı bu dizi başlamadan önce de seven bir insan olarak sanırsam bu kadının en çok cesaretini seviyorum.... bak elin kadını cihan padişahına 'ya o zilliler gider bu evden ya ben' tribi atabiliyor üstelik basıp gitmeyi de göze alıyor. eğer o mahidevran salağı zamanında aynı gideri Renk Körlüğü Nedir yapabilmiş olsa şimdi sülümanla mahişin aşkını konuşurduk. demekki neymiş arada burnumuz düştüğünde yerden almayı akıl edecekmişiz... bu da tarihten bize bir ders olsun yavrularım... ayy ibrahimciğime üzüldüm ama adam cidden Renk Körlüğü Nedir arafta... bu ne ya sultan junior gelir atar yapar, kaynanası valide sultan kızını aldatırsa diye 'boşarsın olur biter yetkilerini de alırız' diyerek bıçak sırtında yürüdüğünü dolaylı yoldan anlatır. ehh hürrem'in kendisinden haz etmediği aşikar zaten... kısacası adam ne ona ne buna yaranabilecek... sultan sülüman han hazretleri canım benim... Renk Körlüğü Nedir sen ibrahim'e hüürem'i onun kadar sevmiyorum ama bugün bir kez daha aşık oldum dedin ya... yeme beni allasen... sen ki lalasını hürrem'i oğluna istedi diye emekliye ayırmış bir adamsın etme eyleme bari yalan söyleme... kadın istedi diye saltanatın 200 yıllık geleneğini yerle yeksan edip bir de üstüne koskoca haremi ıssız bir yer haline getreceksin tek eşliliğin kitabını yazacaksın.. ama takdir Renk Körlüğü Nedir ettim 'cihana hükmediyorum gel gör ki haremimdeki kadına söz geçiremiyorum' dedin ya dert etme canım erkekler 500 yılda pek bir ilerleme kaydedemedi halen söz geçiremiyorlar...

Sütün Faydaları

mahi anacım, sen hiç akıllanmayacaksın hadi bunu anladık. ama artık kabullen ve kır dizini otur. o yüzükle orgazm olacaktın neredeyse. ne yüzükmüş arkadaşım bayağı kinci, sakil, sıska, kuru ve boş bakan bi hatunsun zaten. sülüman seni beğenmiyor anla artık bunu. hürrem gibi cilve yapsan, arada odasına Sütün Faydaları çıksan, iki kelam etsen adamın gönlünü hoş etsen. ay nerde sende böyle işveli cilveli hal ve hareketler. duygusuz, ruhsuzun tekisin. "validem bilir", "hünkarım bilir". al bildiler işte g*t gibi kaldın. git edirne sarayına orda kendine yeni bi hayat kur. olmadı ibrahim sana yüzük yaptırsın oyna onunla. gülşah sevimsizi beni sinir ediyorsun sen evet. ayrıca Sütün Faydaları gittikçe camii kubbesine döndün kızım. hürrem'in yemek yerken nasıl haz duyup, neler yaşadığını anlayıp, mahi'ye rapor vermek için hobili gırtlak takıldığını düşünüyorum senin. hayır, mahi gülşah beni s*k dese yapıcaksın o derece artık. bu ne kin be ne öfke annem? bi durul, bi kendine gel. söyle mahi'ye seni bi halvet etsin bi rahatla. olmaz böyle şekerim vahim Sütün Faydaları senin durumun. nigar kalfa, maşallah bi güzelleşti bi açıldı saçıldı. Sütün Faydaları rüyasında ibo paşa'yı görmeler şeker ağa'ya çarşıdan kozmetik siparişleri vermeler falan. yalnız hiç az değilsin nigar bunu bil yani. kafana bi çuval geçirdiler nerden geldiğini unuttun bakıyorum. dikkat et hürrem seni parçalar. cin olmadan adam çarpmaya çalışmamalısın. o haremde ki cin sümbül ağadır. bunu unutma bebişim. ibo ile aşk yaşar ama bunlar psikanaliz dediydi dersiniz.

Oturma Grubu Modelleri

yeniçeri ağası bana embesil gibi geldi. padişah'a ''yeniçeri sefer bekler'' diyor sonra da kanuni ''ben ne zaman istersem o zaman olur'' dedikten sonra yeniçeri ağası yeniçerilere ''seferlerden alamadıklarımızı payitahttan alacağız'' der ve sağı solu yağmalamaya başlar. yani bildiğin darbe yapmaya kalkar -da kaç kişsiniz Oturma Grubu Modelleri olm siz? hadi siz sadık değilsiniz süleyman'a da başka eyaletlerden yüzbinlerce asker toplasa gelip bastırsa süleyman isyanınızı kellenizi alamayacak mı? hayır 300-500 kişi ile cihan devleti'ne kafa tutmak ne demek ben bunu anlamıyorum,, sözde yeniçeri olacaklar, karşılarına savaşta onbinlerce düşman çıktığı halde osmanlıyı yenemiyor da siz 300 ıspartalı Oturma Grubu Modelleri ne sikinize güvenip ''hebele hübele yağmala üeeeeüü'' diyorsunuz ki? hadi bu yeniçeği ağası godoşluk yaptı diyelim, bu yeniçeriler padişaha bağlılık yemini etmiyorlar mı yeniçeri olurken? yoksa taşeron mu bunlar? neyse huu diyelim... huuuu. dün akşam yayınlanan bölümünü büyük bir dikkat ve heyecanla Oturma Grubu Modelleri izlediğim dizidir. öncelikle yeniçerilerin sahnelerinde çalan tarikat müziğine benzeyen müziğe bayıldıgımı söylemeliyim.karakterlerine söyleyecek birkaç sözüm de olacak elbet. nigar kalfa: gecen bölümün sonunda sana bişey olacak diye çok korktum. ama Oturma Grubu Modelleri o kadar süre gülşah cuvalı kafanda tutmasına ragmen ölmedin, bravo valla. gülşah: mahidevranın odaya girip, bırak manasında mafyavari elini sallmasını bekledin, ya o gelene kadar ölseydi kadıncağız o zaman noolucaktı. mahidevran seni suçlardı yine şamaroğlanı oldugun için.

Cilt Maskeleri

öncelikle mısır'da gününü gün eden zavallı çelimsiz bol sakallı ama frijit ahmet paşanın kafasını araba süsü gibi saray kapısına asılmış halde görünce kahkahayı patlattım. daha inandırıcı olamazdı,yanında bir petrol ofisi kokulu araba süsü ve büyük zarlar eksikti.bir mısır ile dünyanın sahibi Cilt Maskeleri olduğunu sanmış olabilir ama adamcağızın kafasını bu kadar komik bir şekilde asamazlardı oraya. kanuni'nin leo'dan istekleri de pek havai,pek çocukça geldi. tavana gökyüzü,üstüne yıldızlar,altta güneş,sağda ay dede solda barbie yazılı ahize...bebeğim selim'e çocuk Cilt Maskeleri odası mı düzüyorsun 21.yüzyıl stili modern baba olarak. yok hürrem'i kafesi koyacakmış,buna niyetlenirsen bir demir-çelik fabrikasını kapatman gerekecek tatlım,koca kuş yani hürrem. aynı şey yeniçeriler için de geçerli,sabahtan akşama kadar kırmızı et yediriyorlar size,kırmızı et. sanki önünüze sürekli eti form atıyorlarmış gibi ne bu tavırlar.en pahalı et Cilt Maskeleri yani,hayaldi gerçek oldu kapsamına bir türlü giremeyen birşey kırmızı et fiyatları. "osmanlı böyle canı sıkılan adam orayı burayı karıştırıp,yangın ayşe'ye ihanet eden ömer gibi ortalığa düşmesiyle yıkıldı" demek yorumu çıkardık,herodot ailesi olarak. hatice sultan'a çok çok üzüldüm,uğruna nil nehrini taşıracak kadar gözyaşı döktüğü adam mısır'da zombiye kılıklı kadının dansını üzüm,bal badem yiyip izlerken,hatice sarayda Cilt Maskeleri oradan oraya çalı süpürgesi gibi salınmaktan merdivenden yuvarlandı ve büyük ihtimalle artık gebe değil. hem de bu uğruna leyla olduğu mecnun elalemin menopoza girmek üzere olan karısının gece mastürbasyonlarına mazhar olmuş. yazık! öte yandan nigar kalfa'yı çok seviyor ve olgun ve gizemli güzelliğinden ötürü bir gün halvet kapıları açılabilir diye umuyorum. zaten kapıdan bacadan sadıka misali ahaliyi röntgenlemesiyle,bıcırık rüyalarıyla hürremcilik oynuyor,devam etsin.

kırmızı ruj

- "madem hürrem'in resmi yapılıyor, siz de leo'ya resminizi yaptırın sultanım" diyen gülşah'ın aklıyla leo'yu çağırıp süleyman'ı kıskandırmak için nü model olmak. sül'ün bunu duyunca seni etiyopya beyler beyi tayin etmesi, o zayıflıkla oraya çok yakışman filan.. billahi ve tallahi valide bile senden bıktı, herkeste bi "puff mahi geliyo şimdi nebçim ağlar bu, eski halvetlerini, kaç dakika sürdüğünü filan anlatmaya kalkar gachaim". hürrem, canım benim. ben de her pms dönemi "acaba kırmızı ruj işten çıkarken üstüme helikopter düşerse de ölürsem ühühüh", "ya çocuklarıma güzel bir baba bulamazsam böhüheeeğğ", "ben öldükten 200 sene sonra beni tanıyan kimse kalmazsa amanallaamm" gibi türlü ihtimalleri düşünüp çok ağlıyorum, hep ağlıyorum. sonra aniden kalkıp oynamaya başlıyorum, sonra daha da çok ağlıyorum. fakat ben bunu ayın 7-8 günü yaşıyorum sdfghjkl. işin çok zor benim çağnım hürrem'im. eski sevgilin de "bu 3 çocuk doğurmuş lan ne işim var bunun peşinde" demeden yabıştı kaldı.. neyse, sen bi şekilde sıyrılırsın. benden duymuş olma ama, sen hep sıyrılacak. her şeyden sıyrılacak, daha da çok sıyrılacak. özellikle "çanım kisım", "benim çanım oğlum", "köydeki çanım dedem" diye kırmızı ruj diye insan sevişine hasta olduğum hürrem, has bahçenin ortasında tef çalıp göbek attığın, süleyman'ın da "hürremim bahçede oynuyormuş, oh oh gidip el çırpıyım" diye koşa koşa geldiği günlerini sabırsızlıkla bekliyorum hahayt. şehzade mustafa. görüyoruz ki yapımcı hiçbir masraftan kırmızı ruj kaçınmayıp inandırıcı olsun diye the last airbender'daki dombili aang'i bulmuş getirmiş yeni mustafa diye. zuko'yu getirseniz bundan iyiymiş lan, bu ne? ne bu? çabbukkkk eski mustafa'yı geri istiyorum, bu kim? bir de elemana annesinin artan 80ler oturma grubu kumaşından dallı kırmızı ruj güllü bir elbise giydirmişler, ölmek istedim! nerede "ders bitti hocaaaaaaaaa" diyen, okulu bırakıp minibüsçü olmak isteyen canım mustafam, pısır pısırım, nerede bu "tan sağtürk efendi ile derslere ne zaman başlayacağız paşam? bir an önce ülkenin en ünlü baleti olmak istiyorum" diyen nerd ve geek tipitip.

moda nedir

mustafa'nın garip bir şekilde ergenliğe girdiği döneme gelmişiz ama hatice'yle pargalı daha yeni evlenebiliyor. ondan sonra yok "neden hatice zifaf gecesi, kolye çıkarma aşamasında kendinden geçti?" yok "haticenin erken boşalma sorunu var".. e tabii ki olacak, kız mustafa 6 yaşındayken balkondan keman dinleyerek aşk yaşamaya başladı, mustafa'nın haremden karı kesmeye başladığı döneme geldik daha yeni evlendirmişsiniz kızı.. moda nedir yazık günah be.. şşş, o değil de harem'in en egzotik, en seksi moda nedir hatunu nigar kalfa meğerse pargalı'yı seviyormuş iyi mi?! hiç de çaktırmıyor köfte.. ben de her hafta "nigar neden hiçbir talepte bulunmuyo ya, yazık oluyo bu kıza" diye evde kendi kendime çıldırıyorum.. nigar, sen haremde hatrı sayılır bir kariyer yapmış olabilirsin ama bazıları patron kardeşi sever.. ibrahim damat olup gitse de aynısından bir tane daha var, hem istediğin pargalı'ysa o da pargalı.. al onu rahatına bak, deniz kenarında mis gibi evi var, eli ekmek tutuyor, bu sarayın çilesi biter mi nigar, hayat boyu bunu mu çekicen allasen?! ibrahim'in olmadığı yerde niko abdurrahman çelebi.. bas git, o seksapel harem duvarlarının içinde harcanmasın.. hatice en sonunda evlenmene çok sevindim, düğüne moda nedir hazırlanma arasında yine o garip ve beklenmedik mimiklerinden birini yaptın ve e.t. gibi gülümsedin..süprizlerle dolusun.. ayrıca düğün günü kafana o kırmızı boncuklu başlığı takıp, o kıyafeti giyince birazcık şaman ayin lideri gibi olmuşsun, osmanlı için değişik bir tarz, ama kendine yakıştırmayı bilmişsin, beğendim.. gelelim hürrem'in hatice'nin düğününün ortasına denk moda nedir gelen doğum anına.. her zamanki gibi "süleyman nerdeeeeeeğğğ" şeklindeki sorgulayıcı tavırla haykıran hürrem, heralde süleyman'ın scientology tarikatına mensup olduğunu ve doğuma girip bebeğin kordonunu kesip yiyeceğini falan sandı.. kızım adam padişah, kendine gel..

Melisa Çayının Faydaları

bu sadıka zillisi beni sinir etti. sinir. bu ne be... ayy yazık matrakcıma yaaa... pis sadıka pisss mikrop, halvete giremez olasın, kuruyup kuruyup gidesin o saray köşelerinde... ayy adamı kullanacak baük kellesi gidecek. az orospu değil yemin ediyorum. sadıka seni var ya hürrem yolmazsa, mahidevran onlar yolmazsa ben yolacağım hem de ben yolarsam parçanı bulamazlar parçanı. adamın duygularıyla oynama şırfıntı. matrakçıyla Melisa Çayının Faydaları nigar kalfayı mı baş göz etsek... bu arada padişahın 'yeter kardeşim, saraydı devletti erkanıydı daraldım. kadınımın yüzünü görmeye hasret kaldım' deyip hürrem'i de alıp kaçışına tanıklık ettik. bu arada 4. çocuğun Melisa Çayının Faydaları da tohumları açık havada atılıyor olabilir demedi demeyin... hatice'nin yemek masasını gördüğündeki hali eve kendi Melisa Çayının Faydaları bilgisi dahilinde olmadan eşya alınan annenin az sonraki terlik atma seansının başlangıcı gibi duruyordu da allahtan yeni evliler, pargalı oradan yırttı. kız resmen masaya, 'bu nereden çıktı yeni yeni icatlar te allam' bakışı attı. ne yemek masasıymış arkadaş olay oldu... her gelen burnunu kıvırdı. yalnız valide sultan'ın 'kafir yeni icat çıkarıyor başımıza' cümlesi pargalıya mıydı venedik doçuna mı bilemedim valla. padişah da bu arada iki dakikada pargalıyı sattı bu da gözümden Melisa Çayının Faydaları kaçmadı. annesi resimleri gördüğünde, 'ulema görse ne der' sorusuna 'onu da pargalı düşünsün' diyerek olası bir ortalık karışmasında topun pargalı'nın elinde patlayacağını anlamış bulunuyorum. bu leo'ya ve matrakçı'ya anlaşılan fazla ömür biçilmedi bu senaryoda... ikisin de adım adım sonunu hazırlıyorlar. ayy yazık kıyamam ya. kelleleri gidecek sanırsam ilerleyen zamanlarda öff yazık ikisine de ya...

Çanta Modelleri

nigar kalfa da durdu durdu, tam evlenecekken göz kirpiştiriyor ibrahim'e. adam da yanacıkları şöyle bir muayene edip iskoç müzikleri eşliğinde parti yapmaya gitti... derken başını kaçırmışız, meğer zaman geçmiş, mustafa katır kadar olmuş... ama bunlar hala evlenememiş? "insanın ikiz kardeşinin olması allahın bir Çanta Modelleri lütfu, kıymetini bil..." yav adam bilecek bilmesine de, sen alıp devşirmişsin kardeşini? ayırmışsın bunları... senin kardeşleri ailen telef etmiş, senin oğlanı telef edecekler. sana noluyor ki? dalga geçiyor zaar. ha anladım şimdi, mustafa iki kardeş sahibi olacak Çanta Modelleri sürede sadece emeklemeyi başarmıştı. zamanı büküp ilkokul 5'e geçti yedi ayda... hızlı koşan atın boku seyrek düşer mustafa! gerçi yedi ayda mevsim değişmezse bir memlekette... küresel ısınmayı bile önce türkler bulmuş demek ki bak yüzyıllar önce! itiraf et pargalı, o kavuklarla babana sarılmak zordu değil mi? o sahne çekilirken on kere düştü hadi hadi... ey yumurtaya can veren rabbim, okan yalabık gibi adamı izletiyorsun şöyle, o ödül alıyor biz seviniyoruz, o dizide evleniyor biz seviniyoruz aklımızı koru. dinimiz amin. Çanta Modelleri wallahi de tillahi de * normalde gayet türk dizisi izlemeyen sienbisi e sever bir insanım, gel gör ki bir şekilde bir iki diziye takıldım severek de izliyorum. bunda da okan yalabık ve nebahat çehre'nin payları büyük. çok mühimmiş gibi kendi zevklerimle parselleme yaptıktan sonra nicedir yapmadığım dizi yorumuna geliyorum, + pargalı nigar kalfa elektriğini bir tek ben mi gördüm? + okan yalabık kumral evet, toprak renkleri Çanta Modelleri yakışıyor dedik evet, ama o sarı, o cart sarı, yapmayınız, arz ederim. + oha şehzade mustafa ne olmuş öyle rengi açılmış yüzü sivrilmiş. şaka mı yapıyorsunuz siz bize? tutarlılık açısından , (bkz: harry potter melez prens, lord voldemort'un çocukluk ve gençlik halleri benzerliği) + ay hürrem yine bağırıyor bayılajağım. + o kolye çok güzel, atasayda var ise televizyonu satayım onu alayım olur mu?

Yemek Masası Modelleri

süleyman'ın leo hakkında malumat veren ibrahim'e sanatkar adamdan tüccar olur mu olursa kötü olur gibisinden ettiği söz de manidardı. süleyman bu hafta iyi goller attı. leo'ya biz pek severiz kırımlılıları da az değildi hani... valide sultan ile mahidevran ayrı ayrı harem'de kadın olmanın zorluklarından bahsetti bu bölüm... ikisi de haksız sayılmaz doğurmadığın sürece insan yerine konmuyorsun hem bir tane doğurmak da yetmiyor mütemadiyen doğurman lazım... hürrem'in sadıka'yı başından savması ayrıca onu sevmeyen Yemek Masası Modelleri ibrahim ve mahidevran'ın da bir şekilde planına yardım etmesi bilmeden de olsa iyiydi. böyle böyle hürrem haremde kadın bırakmayacak. ya evlendirip yollayacak ya böyle birilerinin hizmetine verecek ya da malum denizin altının ayağına taş bağlanıp denize atıldığı efsaneleriyle dolu... leo'nun durumu yalnız nasıl olacak çok merak ediyorum. Yemek Masası Modelleri hissediyor aleksandra'nın yakınlarında olduğunu ama hürrem ile karşılaşırsa kellesi her şekil gidecek. yazık olacak çocuğa... bir lafım da bu reklam olayının artık suyunu çıkartan Yemek Masası Modelleri kanal yetkililerine mahidevran bilmem ne şerbeti istedi çat mürdüm şerbeti rengi, biri başka bir şey istedi çat o rengi bu ne arkadaşım ya... bir de ben mi yanılıyorum bilmiyorum ama bu mehmet'in suya düşme sahnesinde çocuk suya düşmeden önce bir reklam arkasından 1 dakika suya düşme sahnesi çat yine reklam gibi oldu... bir de ben bile bu kadın halimle nigar kalfa'nın Yemek Masası Modelleri giyinme sahnesi çok başarılı buldum. halen bu padişah bu kadını nasıl keşfedememiş onu anlamadım ya da acaba köle değil de özgür bir insan mı bilemedim... ayrıca bu bölümde çekimlerle hürrem'i oynayan meryem uzerli'nin çekimlerine sanki daha bir özen gösterilmiş. şöyle ki sağ mı sol mu hangi profilden daha güzel görünüyorsa sanırım çekimleri oradan yapıyorlar. gıdığının oluşacağı mimiklerden de uzak tutmuşlar kendisini... bilemedim bir iki sahne dışında bana kadın oldukça bu bölüm her zamankinden güzel göründü.

Mutfak masası modelleri

eski saray…öncelikle bu yer muhteşemmiş ben pılı pırtımı toplayıp eski saraya gönderilmeye gönüllüyüm. ay süper bir yer,tam şehirden kurtulup,doğayla iç içe yaşayabileceğin,organik domates yetiştirip,hizmetçilere üzüm toplattırabileceğin,sessiz sakin stressiz bir yer. hürrem ve hizmetçilerinden başka kimse yok. favori kumayı kayıran valide yok,sürekli ağlayıp duran baş ağrısı kaynağı hatice yok, iskelet halinde ortada Mutfak masası modelleri gezen mahidevran yok.oh ne rahat. süleyman’ın kıllı bedeninin canı cehenneme bebeğim. eski saray acayip favorim oldu. yeni sarayda cariyeler tualet sırası beklerken sen altı buçuk saat süt banyosu yapıp,göz altı kürleri,göğüs dik tutma kürleri,siğil kürleri yapıp,her an sülüman halvete çağıracak korkusuyla yemediğin sarımsakları soğanları doya doya tüketebilirsin.eski saray kalbe iyi gelen,hdl proteinlerinin aşırı artabileceği bir mutluluk denizi.bu sebeple hürremciğim iyiki bir süreliğine Mutfak masası modelleri oraya gittin,afganistanda yaşayıp parise tatile çıkmak gibi bir şey olmuştur senin için.ayrıca masumiyetin kanıtlanınca sarayın efendisi olacaksın. tarihi gerçeklere göre hürrem’in gizli bir pencereden divan toplantılarını izlemesi gerekiyor. şimdilik orada süleyman oturmuş,ilerleyen bölümlerde oraya birer tendercrisps menü Mutfak masası modelleri söyleyip hürrem ile süleyman’ın kol kola girip kolalarını hüpleterek divanı izleyip,”ay şu ferhat paşaya da sakal hiç gitmiyor şekerim,olduğundan daha esmer kara gösteriyor,solaryumda mı o sakalları koyulaştırmış hihihi” diye gülüşmenizi istiyorum. ruhsar hatun iyiki bu lafları hürrem’in yanında söylemedin, vallahi seni oracıkta yere yatırır silindir gibi ezer “sanki sen çok minyon,dinime laf söylen müslim olsah,koca domuz” diye parça Mutfak masası modelleri pinçik ederdi seni. kız açık açık “ayşe’yi gırtlaklayan oldukça seksi,zayıf,minyon,güzel bir hatundu. hürrem şişko,etli butlu,paslı bakır rengi saçları olan,dönmeler kadar uzun,bir oturuşta bir deveyi yiyebilecek,günde 86 yumurta tüketebilesi olan bir avrat. o olamaz asla asla” dedin. mahidevran ve tayfası sarayda rahat rahat oturup “ritmini arayan kalpler” izleme vaktiniz bitmek üzere. hürrem dönecek,hepinizi masaya yatırıp kıtır kıtır kesecek,ben de bütün kahkahalarımla bunu izleyeceğim. kadın dokuz canlı şekerim,arap babaya bir ton balsamik sirke adasan da nafile. gülfem gibi menapoza girip,hürrem’e destek olma vaktin geldi. aksi taktirde bu sarayda sana ve yandaşlarına rahat nefes yok.

duvar saati modelleri

na-sadıka victoria: sizin de push uplandığınız gözlerimizden kaçmadı. fakat hayır, olmuyor hiç birinizde hürrem'de durduğu gibi durmuyor. hani böyle patlayacak gibi, hani böyle gümbür gümbür. asıl mesele meyve bıçağıyla, sizden iri ve uzun olan ayşe'yi, üstelik tek kolunuzda etkisiz hale getirerek katletmeniz. bundan sonra ayağımızı denk alacağız. çünkü böylesi tek kılıç darbesiyle yirmi beş kişiyi etkisiz hale getiren battal duvar saati modelleri gazi filmlerinde dahi yoktu. halvetblocker mustafa: ben ananızın yerinde olsam duvar saati modelleri sizi boğardım şehzadem. kadıncağız kırk harem yılında bir halvete nail oldu siz içine ettiniz. hünkar babanızın da işine geldi. mektebe ağırlık verin. mektep şart. dibine tuttu tutacak hatice sultan: validenizin önünde diz çöküp ağladığınızda bir an bihter ziyagil kaçtı sandım içinize. sanki ölüyorum anlasana diyecek gibiydiniz. malum valide duvar saati modelleri aynı valide. pms mağduru sülüman: muayyen döneminizde olduğunuzu düşünüyorum hünkarım. zira bir alınganlık, bir huysuzluk, dişi sinek uçsa çekilebilirsin sinek diyecek gibiydiniz. hürrem'i duvar saati modelleri dkovdunuz, hatice'ye iki kelam etmediniz, mahiş'e kendinizi lifletmediniz. bilemiyorum halinizi pek iyi görmüyorum. pargalı bir an önce gelse de üç öğün bakışsanız. ayrıca koskoca hünkarsınız bir lifleyeniniz, hamamınızda bir tellağınız yok. en kötü sümbül ağa falan lifleyeydi, allahtan mahiş yetişti. hoş o çiroz kollarla ne derece etkili oldu bilemeyeceğim. rip ayşe: survivor jüriliği uğruna canınızdan olmaya değmezdi lakin ne yapalım. bari ölmeden önce bir bağırsaydınız, azıcık mücadele etseydiniz. öyle çat diye de ölünmez ki. neyse artık toprağınız bol olsun, iki cihanda saadetler. not: ardınızdan bir allahın kulu gözyaşı dökmedi. meğer hiç seveniniz yokmuş.

laminant parke modelleri

reklamlardan sonra bir kaç dakika geri sarma olayının sinir bozduğu bölümdü. hayır bir kere izleyince anlıyoruz gerçekten, yapmayın etmeyin, can sıkıyor ziyadesiyle. yer yerinden oynamış temalı bir bölüm gibi gösterilse de pargalının kavuşma sahnelerinin falan gereksiz uzun olduğu şişirme bir bölümdü. neyse, bakın kim gelmiş. exhalvetler mahiş ve sülü: o laminant parke modelleri nasıl bir öpüşememedir. o nasıl bir içimizi şişirmedir. öpüyorsanız öpün kardeşim, öpmüyorsanız da uzaklaşın. my girl'deki bebeler bile daha başarılı bir öpüşme-öpüşmeme performansı sergilediydi. missing in action pargalı: bölüm laminant parke modelleri geçmiyor ki aksanınız ağırlaşmasın. parga süsü verilmiş şile ziyaretiniz pek dokunaklıydı doğrusu. yerinizde olsam hazır kaçmışken hatice sultanı da alır kaçardım. nasılsa gemileri yaktınız bari bir işe yarayaydı. hatice sultan'ın bir göz yaşına istikbalinizi feda edeceğinize, kendisini parga'da balık sofranıza yandaş edeydiniz iyiydi. kopi pest pargalı, niko: böyle pargalı'nın laminant parke modelleri bi gamsızı. sürekli güldüğünden midir nedir bir garip. sanki nasıl desem, cüretimi bağışlayın, hafiften aklı seyrekçesi. yine de şu dünyada iki adet pargalı olduğunu bilmek bir keyifli, bir hoş. son lafı koyma sultanı hürrem: bir lafın da laminant parke modelleri altında kalın. yabancı bir dilde bu kadar şirret olabildiğinize göre sizinle rusça kavgaya tutuşmak intihardır büyük ihtimalle. diğer mevzu saçlarınız. hiç dibiniz falan gelmiyor maşallah lakin maliyeti azaltmak için kınalanmaya başladığınızı düşünmeye başladım. ayrıca bravo size. siz olmasaydınız mıy mıy hatice sultan derdinden dibine tutar, missing in action pargalı başka bir gezegene hicret edebilirdi aşklarının dile gelmezliğinden. oh olsun, canınıza değsin. halvet-i impossible mahiş: size çok üzülüyorum yeminle. görünen o ki halvet güneşi bir daha doğmayacak üstünüze. iyisi mi siz hünkar temalı bir fetiş edinin. ne bileyim şöyle hamam masajı fetişi, aynı çatının altında olma fetişi, aynı yastığa baş koyma fetişi falan. yoksa dar size bu harem. ha, unutmadan, makyajınızı silmeden uyudunuz cildinize zarar allah muhafaza.

Çilek Faydaları

hatice sultan.. son haftalarda sana gittikçe yükselen bir ivmeyle hasta olmaktayım.. mahidevran'ın "ayyiih inanabiliyo Çilek Faydaları musun haticee beni 2.kez çağardı mucize dimiii?" şeklindeki lüzumsuz sevincini " dünyanın en baygın bakışını atarak "hayır değil, annemin ısrarı.. zaten hepimizin hayatını o yönetiyo" şeklinde cevaplayarak beni kendimden geçirdin.. densizin başkanı seni.. bayılıyorum sana.. ve bu haftanın kaymaklı ayva tatlısı tadında, Çilek Faydaları sona saklanası detayı geliyor; sümbül, hadım değilmiş dostlar.. çalsın udlar, oynasın kızlar.. ve adam haremde yaşıyor.. ulan sümbüüül, bundan Çilek Faydaları sonra birinci adamım sensin. o saçı uzun aklı kısa (feste de olsa saç saçtır) avanak ajan boncuk, otursun da senden birşeyler öğrensin.. sümbül gülnihal'in dudak bükerek "ben çok korkuyorum" deyişine eriyip biter ve elini tutup "korkma ben burdayken kimse sana bişey yapamaz" kahramanlığı sergileyerekten çatır çatır yazarken adeta bir densiz gibi içeri dalan daye hatun, sonuna yetiştiği için olayı anlayamadı tabii ama o anın gerilimiyle düşündüm Çilek Faydaları ki iyi ki ben daye hatun değilim. yoksa dayanamaz "süüüümbüüül gülnihal'iii seeeviiiyooo" diye küçük tatlı asamı sallayarak etraflarında döner ve sümbül'le her karşılaşmamda kaşlarımı kaldırıp indirerek "anlayalım tıtıtı" hareketi yapardım.. çok süper numaralar varmış sende sümbül, takipçinim..

Patatesin Faydaları

hürrem fanları tehlikenin farkında mısınız? koskoca anlı şanlı harem hayatımızı değiştiriyorlar. entrika tarihimize,o asil ve değişmez dedikodu genimize hakaret ediyorlar. “bir erkeği 7 saatte kendine kul etmenin 77 ipucu” kitabını yazan hürrem sultanımızı küçük düşürüyorlar. derhal elimize pembe bayraklarımızı alıp,eflatun renkli kıyafetlerimizle show tv binasını basmanın vakti gelmiş de geçiyor.mahidevranın boydan resimlerini bastırıp en ince suntalara yapıştırıp meydanda ateş yakıp onları zevkle ateşe atıp ,gül şerbeti içip, lokum yiyip görülebilecek en büyük mitingi düzenlemeliyiz,ivedi ivedi ivedilikle. hürrem şekerim günden güne daha sempatik oluyorsun. daha sevimli daha daha. seni gördükçe ısırıp eve götüresim geliyor. televizyonun içine atlayıp pijamalarımla seninle Patatesin Faydaları o odada bol bol dedikodu yapmak istiyorum. seni rahatlatmak için “sülüman mahidevranın kafasına kese kağıdı geçirip,senin fotoğrafını asıp halvet oldu” demek istiyorum.” sümbül erkeksi takılıyor ama gizlenmek için kızlarla paparazzilere poz veren sonra kızların suratını kusmukla sıvayıp kaslı kollara koşan popstarlardan daha gay” demek,”daye hatunun basüründen dolayı bakışlarının ters dönmüş bademe benzediğini “ söylemek istiyorum. avaz avaz sarayı inlete inlete gülmek,şerbet içip içip “ayol armut tiplisin ama kamış popolulardan daha bombasın bebek,oh yarasın” diyip,şerefe çakmak istiyorum. bu hafta kendine verdiğin telkinlere,rahatlamaya çalışmanı çok sevdim,çok tatlıydın. ama şirretlik lazım bu saraya. o zamanın erkekleri bıçağı sallayıp elma soyan,kuzuyu tutup bacaklarından ayıran, entrika peşinde dört nala koşan, psikopat komik hatunları beğeniyor. bırak bu “asilim ben aslında sadece akdeniz salatası yiyip,brokoliyi et niyetine tüketirim” nidalarını. bu hafta Patatesin Faydaları hürrem returns serisinin ilk adımı olsun. haremin canını oku. hatice sultan nihayet sesin çıktı. kadını son 95 bölümde yatakta ağlaşıp,ibrahimi istiyorum ama söyleyemem,of benim kaderim de,shit diyip arabesk dinleyip,jiletten korktuğu için uyku hapları içen melankolik liseli olarak görmekten içim şişmişti. ağlaya ağlaya göl doldurdu,sinir bozdu. nihayet kalkıp sarayda sesi çıktı derken,tekrar yataklara dönüp bir bölüm daha içimi şişirdi,baydı baydı. pargalı ibrahim kanka kıyağı ile görevi aldıktan sonra artık Patatesin Faydaları haftaya seni “pargalı memlekette,ibo ile memeleket havaları” gibi bir programda görmek istiyorum. kaprilerin ve palmiye ağacı baskılı mavi gömleğinle parga ırmağında güneşlenip,derelere girip,gözleme yapan yaşlı ninelere nine nörüyon seeen oy senin pamuk ellerini yerim diyip romantik bir parga havasında haticeyi düşünüp iç çekmeni,ardından hatice için saraya dönmeliyim,parganın kızları da çok uzun boylu dönmelere benziyorlar be diyip saraya dönme kararı almanı dört gözle bekliyoruz. hürrem fanları olarak kendini oraya gömmen daha hayırlı bir tercihtir,ancak sarayın erkek potansiyeli de yerlere iner. mahidevran ise nihayet yılların azgınlığını atacak diye koşa koşa sülüman kapısına dayandı,kel adamın kıllı elini öpüşü o kadar azgıncaydı ki,bu çıta kadının neresine bu kadar hormon sığmış dediğim kadın şaşırttı bir kez daha. saadetinin uzun sürmeyeceğini,coxaesının kırılacağı andan sonra hasta takliti yapmayı bile beceremeyen tebeşir tozu yutmuş oğlunla uyumanı göreceğiz. piri paşa her ne kadar kendini 16. yüzyılın mevlanası,bilge Patatesin Faydaları adam,engin tecrübeli dede olarak göstermeye gayret etsen de plazalarının bir çivisi eksilecek diye triple whooper yemekten korkan kodamanlar kadar hırslısın. oğlun gitti gidecek,”hımm ok de ben hünkara ne diyeceğim,sümüklü kardeşiyle başgöz edip,hanedana ortak olacaktık” durumuna geçmen şok etti beni. o kadar çalışmış çabalamış,baş muallim olmuş,çelebi olmuş oğlun sana hiç yaranamamış. konumuz kaçamak çiftliklerine benzeyen evde yaşayan bu aile olsa dramatiklikten çok üzülür,diziyi izlemeye devam edemezdim ama iyiki haremdeyiz. i love harem,i love harem life. süleyman ve hürrem’in pasifize olduğu yan rollerin ağırlıkta olduğu bölümler seyretmeye devam ediyoruz. bu hızla 5 sezon devam eder ama kim o kadar sabreder bilemiyorum. iki sezon dolu dolu kaliteli olur. dizinin hızlanmasını ve ana karakterlerin etkinleştiğini görmek daha iyi olacaktır.

Salon Dekorasyonu

izlerken kendimi en çok kaptırdığım dizilerden biri. nedeni zeynep çamcı'nın bu kadar tatlı ve güzel olması olabilir. ismail abi belki de. spoiler olmasın şimdi ama tahmin ettiğiniz sahne evet o an var ya kireçburnu'na kadar gidip mecnunu bulasım ağzının ortasına kürekle kürekle vurasım geldi. mecnun ağzın evrilsin konuşama e mi? erdal bakkal'dan daha dayaklıksın yemin ediyorum. belini mi kırsalar senin acaba? ıslak kibrit gibisin başka bişey demiyorum. ayrıca onur ünlü'ye de Salon Dekorasyonu burdan selamlarımı yolluyorum bana bu yaştan sonra tekrar rosalinda tadı yaşattığı için. ekrana küfreder mi insan ya? ekran diyorum bak. nebleyim hacı çok garip Salon Dekorasyonu geldi bana bu bölümden sonra. bu adam kağıda bişeyler yazıyo, oyuncular var kamera karşısında kağıttakileri okuyorlar sırayla ve benim gözüm doluyo. bu nası iş arkadaş? ismail abi'nin adamın hammaddesi olduğunu Salon Dekorasyonu bir kere daha gördüğümüz dizidir. ya bir de ben hala anlam veremiyorum bazı şeylere. mesela ismail abi'nin mecnun ile o malum sahnesinden sonra resmen boğazım düğümlendi, böyle bi ağlamaklı oldum fakat akabinde gelen dostoyevski göndermesinde hafif de bi tebessüm ettim.nasıl her seferinde hüzünlendirip güldürebiliyorlar beni anlayamamıyorum. hani böyle ağlayan bi çocuğu gıdıklarsınız da hemen gülmeye Salon Dekorasyonu başlar ya.heh işte koskoca adamları ve hanımları o hale sokan bir dizidir. beni duygudan duyguya sürüklediğiniz için, eşsiz oyunculuklar izlettirdiğiniz için emeğe geçen herkese binlerce kez teşekkür ederim.

Dantel Salon Takımları

2 kere karşılaşmışlığım, yamulmuyorsam 2 kez de gösterisine gitmişliğim var.karşılaşmam şöyle; ilki bi dört beş sene önce arabayla giderken farkında olmadan arkama bakmamla onu arabasında gördüm, o zamanlar porsche cayenne'si vardı, kendisi kullanıyordu ve galiba arkadada sevgilisi vardı neden arkadaysa o ayrı(bkz: ekşi sözlük magazin servisi). ben tabi aaa cem yılmaz bu falan dedim herkes niyeyse heyecanladı bizim arabada. adamda tuhaflıktan ben ne zaman arkama baksam sırıttı tabi. bizden sonra farkedenler de korna falan çalıyordu tabi apaçi olanlar. biz böyle istemeden de olsa baya baya temde falan arka arkaya gittik. neyse bu önemli değil tabi ikincisi ise çok fena.bir gün okuldan geliyorum bizim orda eve doğru tırlar gördüm. bir de baktım hokkabazın seti bizim evin tam altında(filmi izleseniz 1 dakikalık Dantel Salon Takımları görüntü pek belli olmuyor zaten ev görünmüyor çalılıklar çıkmış sadece filmde). ben tabi heyecandan napıcağımı bilemedim gittim eve odamdan gözetliyorum falan. tanıdığımız vardı bizim evde dedi madem bu kadar seviyorsun git fotoğraf çektir bir şey yap. ben yok olur mu falan derken ergen ergen indim aşağı o kim yaa pabucumun standupçısı diyerekten gazladım da kendimi.apartmanın kapısından çıkmamla karşı karşıya gelmemiz biroldu. fotoğraf çektirebilierr miiiiyyyiiiizzz ceem beyy tarzında gayet Dantel Salon Takımları masum ve gayet sevimli(?) bir şekilde soru sordum. terslemedi ama daha sonra olur şimdi meşgulum gibisinden bişiler dedi. bende başlarım böyle işe diyip çıktım bi daha da nahh dedim kendime. ama hala severim,taparım,filmlerini izlerim,standup'ına da giderim o ayrı. türkiye sınırları içerisindeki, ölse üzüleceğim ikinci ünlüdür. ilki rahmetli barış manço idi, çocuktuk o zamanlar, gerçekten içime bir şey oturmuştu; şarkılarını dinleyince hala aynı hissi duyarım. ancak anlamadığım bir nokta var bu güzel insan cem yılmaz'la ilgili. nedense son zamanlarda iyiden iyiye bazı kişilere batmaya başlamış. şahsi kanaatimce, türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi komedyenlerinden biridir. hatta bu kategoride (hem oyunculuk hem komiklik anlamında) rahatlıkla ilk üçe girebileceğini söyleyebilirim. ilk üçe girecek diğer iki isim Dantel Salon Takımları de aklıma gelmedi. anla artık nasıl bir kategoride yarışıyor. ama nedense popüler olana bok atmak gibi halkımızın yaygın hastalıklarından biri, maalesef bu insana dair yapılan yorumlara da sıçradı. g.o.r.a. vizyona girdiğinde kime sorsam cem yılmaz'ı severdi, hatta şaşırırdım "ya bu kişiyi sevmeyen bi tane adam çıkmaz mı koca memlekette?" diye. ama filmleri, stand-up şovlarıyla birlikte ünü ve başarısı arttıkça bazı insanlarda (bunu gerçekleştiremeyen geçmişteki bazı komedyenleri örnek gösterme yanılgısına düşerek) kıskançlık yarattığını düşünüyorum. ulan sanki aynı firmada çalışıyorsunuz da adam sizden Dantel Salon Takımları önce terfi aldı. nedir bu bok atma hali? onlara mikrofon uzatalım: "abi esprileri bel altı yha!" bak kardeşim, beş yaşındayken amcaya pipini göster diye bir ritüele tabi olmadın mı sen hiç? o günden beri senin hayatın bel altı zaten. neden şimdi bana seviyeyi yükseltmiş tavırları yapıyorsun? sen neye gülüyorsan adam da ondan gülecek bir şey çıkarıyor. severiz yani bel altı esprileri millet olarak, inkar etmeye lüzum yok.

30 Ocak 2012 Pazartesi

fayans çeşitleri

izmirli can bonomo, müziğe 8 yaşında gitar çalarak başladı. ortaokul ve lise boyunca sürdürdüğü müzik çalışmalarına istanbulda devam etti. 17 yaşında istanbul semalarına fayans çeşitleri açılmaya karar veren bonomo, müzik dünyasına ses prodüksiyonculuğu yaparak atıldı. bilgi üniversitesinde sinema-televizyon bölümünde okudu. üniversite yıllarında radyo klas, number one fm ve radio n101de radyoculuk yaptı. fayans çeşitleri daha sonra, televizyona geçerek number one tv ve mtvde televizyon programları hazırladı.

ibrahim saraçoğlu soğan kürü

türk toplumunda tüketici haklarının zayıflığından istifade edip çakabildiğini çakan firmadır. a dan ya da b den farkı yoktur. kendi kafalarından haklar vb şeyler türetirler ama o hakları bir türlü uygulamazlar. çekmeme sorunu bir klasik artık çok kafama takmıyorum. turkcellden kendisine taşıdığım bir hattım mevcut. şirket hattı kullandığım için mevcut hattımı yönlendireyim en ucuz pakete geçeyim istedim. öyle bir durum yokmuş. ibrahim saraçoğlu soğan kürü avea ve turkcellde ayda 3 lira vererek hattı yapılan arama ücreti üzerinden bekletebileceğiniz faturalı tarifeler var. benzeri bir tarife vodafoneda da var ancak küçük bir farkla. sabit ücret yok vatandaş diyorlar sonra alttaki küçük yazılarda minimum 15 liralık görüşme yapılması gerekir aksi takdirde 15 liralık faturayı ben keserim aga diyorlar. şöyle avea turkcell taraflarına bir ibrahim saraçoğlu soğan kürü geçeyim orada park ederim hattı. hem bir sürü beleş dakika verirler. 3-5 ay sonra gerekirse geri dönerim o zaman da hoş geldin paşam der dakikalara boğar beni.

fayans çeşitleri

şu anda ki fanları bundan bir iki sene sonra onu dinlediklerini inkar etmeye başladıklarında, bilgi yarışmalarında 2012'de türkiye'yi eoruvisionda kim temsil etmişti sorusunun cevabından başka bir şey olamayacak "ne kadar da marjinalim" insanı. fayans çeşitleri "özgün bestelerimin daha önce duyulmamış olması belki de kötü olduğundandır" diye hiç düşünmemiş olmasını anlayışla karşılarım, ama hem marjinalliğe özenen ergen kız şarkıcısı olayım hem de bulduğum (bence) marjinal ritmi bütün şarkılarımda millete yedireyim, hem de aa yemiyorlar mı? o zaman eurovision'a gideyimde herkes adımı sanımı bilsin ve bütün bunlar olurken gözlerimi kocaman açayım ki deli-zekiymiş gibi bir görüntü olsun anlayışına tahammül edemem.

ibrahim saraçoğlu soğan kürü

sanırım bu cep dizi denen nane yüzünden bazı önemli sahneleri biz normal tv izleyenlerine göstermiyorlar. özellikle bu bölüm bu atlama çok barizdi. şevket'in işçileri ne zaman ve nasıl işe geri aldığı gösterilmedi. sabah behzat adamın ofsine gitti, "beni arasın" dedi. gece olunca, şevket behzat'ın evine gelip durumu anlattı. benzer olarak eda'nın harun'a tokat attığı sahneyi de göremedik, ki muhtemelen bu da cep dizi de vardı. ben o zaman bilinçli olarak bu sahnenin gösterilmeyip, harun'a anlattırıldığını düşünmüştüm. kesintiler özellikle sahne atlamalarında ibrahim saraçoğlu soğan kürü çok belli oluyor. istisnalar hariç normalde aynı karakterin arka arkaya iki farklı mekanda geçen sahnelerde olmaması gerekir, araya başka en az bir sahne koyup başka karakterlerin ne yaptığı gösterilmelidir. biz ise bakıyoruz: behzat savcıyla evden çıkıyor, sonra hoop büronun kapısından içeri girip millete talimat veriyor. bu yüzden cep dizide yayınlanıp bizim izleyemediğimiz sahneleri izlemenin bir yolu yok mu acaba, merak ediyorum.

son moda kıyafetler

evet uzun zamandır şule'nin berna'nın katili olmadığından şüpheleniyoruz zaten. benim aklıma şöyle bir ihtimal geliyor; berna'nın katili narkotikçi suna olabilir. peki neden böyle düşünüyorum? suna'nın kesik parmak cinayetlerini işlediğini artık hepimiz biliyoruz ve çektiği cinayet görüntülerini de cevdet'in posta kutusuna bıraktığını biliyoruz. yani cinayet büro bu işin içine son moda kıyafetler çekilmek istendi bir nebze. bunlar suna'nın berna'nın katili olduğunu göstermez ancak aklıma bir de şöyle bir ihtimal geliyor; ercüment çözer. suna'nın berna'yı öldürdüğünü öğrenmiş olabilir ercüment. bundan son moda kıyafetler önceki entrylerin birinde bir yazar arkadaş "adamın kızını öldür, diğer kızının üstüne at, kızı tehdit et, 'söylersen sen de behzat da ölür' de" gibisinden bir şey yazmıştı. mantıklı geliyor.

suna dumankaya sivilce

programlardaki, kliplerindeki , sahnedeki can gibi olursa, bana bi saz verin gibi,meczup gibi sarkı yaparsa, o sekilde sallana sallana dans ederse, olur bu iş. suna dumankaya sivilce ne yalan soyleyeyim, atiyenin gitme ihtimalindense can bonomonun gidecek olması daha şahane bir durum. suna dumankaya sivilce

suna dumankaya sivilce

adını duymuşluğum var ama kimdir nedir bilmem. bu seneki eurovision'da trt'yi temsil edecek olan kişiymiş çok büyük ihtimalle. suna dumankaya sivilce edit: "trt'yi değil, türkiye'yi temsil edecek" diyorlar. eurovision, avrupa yayın birliği tarafından düzenlendiği ve trt, avrupa yayın birliği'nde türkiye'nin tek temsilcisi olduğu için seçilen şarkıcı türkiye'yi de temsil etmiş oluyor tabii... ama, şarkıcı seçimi halka değil de doğrudan trt'ye ait olduğu için, trt'yi temsil etme yönü daha ağır basıyor benim için.

son moda kıyafetler

şevket'le behzat aynı aileden abi kardeş bunlar. geçen bölümde behzat soruyor "abi sen hiç otobüse bindin mi?" şevket cevap veriyor "bir defa".. ee çüşş amk. bunlar aynı aileden lan, biri kolej çocuğu diğeri varoş çocuğu değil ki? behzat ankaranın varoşlarında, gecekondu mahallelerinde büyürken abisi ne ara direk burjuva doğdu ki? al sana mantık hatası.. işlenen en grift cinayetler bile 1,5 günde çözülüyor. halbuki son moda kıyafetler yıllar boyu çözülemeyen cinayetler vardır. hatta görürsünüz 5 aydır çözülemiyordur anne baba müge anlı'ya falan çıkar.. müge anlı çözmeye çalışır. behzat ve arkadaşlarının çözemediği cinayet yok en fazla 2 günde tak çözülüyor amk. tiyatrocu cinayeti o kadar basit miydi mesela?

suna dumankaya cilt lekeleri

2 aralıkta bursadaki ilk konserini vermiş ve buna müteakip bizleri sevince boğmuş kişidir efendim. suna dumankaya cilt lekeleri konserin kredilerin yatmasına yakın tarihe gelmesi sebebiyle gerçekleştirdiğim yoğun baskı ve ısrarlar meyvesini vermiş ve arkdaşlarımla gitmiş bulunmaktayım. onun öncesi üniversitede * kısa bir söyleşisi gerçekleşmişti, son derece sempatik ve eğlenceli bir kişilik olduğunu gördük, baya heycanlıydı * *. kendisine sorulan +18 dizisi için çok kötü bi iş olduğunu ama pişman olmadığını söyledi. her hafta uykusuz okuduğunu, yiğit özgür, umut sarıkaya ve suna dumankaya cilt lekeleri ersin karabulutu pek sevdiğini söyledi. bir küçük iskender hayranı olduğunu ara ara ona yazdığı şiirleri yolladığını ama daha 'iyi olmuş' diye cevap alamadığını gülerek anlattı *. elinin üzerindeki dövmenin anlamından bahsetti. zamanın birinde müzisyenler müzik aletlerine çizerlermiş ki ilham perisi gelsin diye. hım bir de yeni klip süper'e geliyormuş. ivit söyleşiden aklımda kalanlar bunlar.

adidas eşofman takımları

göndermelerinin ardı arkası kesilmeyen dizi. travestilere dönük baskı ve şiddeti, bunun normal karşılanmasını vs. işlemiş oldu geçen bölümünde. ancak ilginç bir tuhaflıkla süsledi bunu: bir travestinin katledilmesine tepki veren aylemci gruba "laiklik elden gidiyor" diyen teyzeye sataştı hayalet. ilginçti çünkü nefret suçu odaklı bir bölümde adidas eşofman takımları nefret suçlarının artmasının en önemli sebebi olan gericilik hakkında tek cümle edilmemişken bir kemalist teyze gereksiz yere hedef şaşırtmak için kullanıldı. kemalizmin kürtler özelinde yeri gelince nasıl gerici ve ırkçı olduğu malum. ancak bu bölümde kemalist teyze ile karikatürize edilmeleri çok basit kaçmış. akp eli ile ivmelendirilen toplumdaki adidas eşofman takımları gericileşmeye odaklanmadan nefret suçları temasını ele almak sadece "böyle dramlar da var hayatta" demek anlamına gelir. iyi de bunu zaten her gün gazetelerden üzülerek öğreniyoruz. yani ortada "söylenmeyeni söylemek" gibi bir durum olsa bu bile yeterdi belki. ama dizinin son bölümü ile yaptığı şey "ulan arada bari ceza alsa kötü adamlar" duygusallığımızı okşaması oluyor.

suna dumankaya cilt lekeleri

ne müziğini dinledim, ne de kim olduğunu biliyordum, şu güne kadar iki üç görmüşlüğüm merak bile etmemişliğim var. bu gereksiz ayrıntıdan sonra... ne tantanası çıktı arkadaş bu can bonomo'nun, bir durun lan... gss var daha götümüze girmeyi bekleyen. ayrıca kendisi hakkındaki habervaktimdeki haberi inci sözlük yazarları hazırlamış sandım. suna dumankaya cilt lekeleri

suna dumankaya saç bakımı

eurovision'a katılan her türk'ün, kampüs kampüs gezip şenlik haftalarının son gününde, en geç saatte* sahne aldığını artık hepimiz biliyoruz. can bonomo'nun da eurovision'a katılacağı kesinleştiğine göre, o da bu kervana* katılacak demektir. suna dumankaya saç bakımı ancak bu sefer durum yüksek sadakat, manga ve hadise'den farklı... zira can bonomo sahne aldığında; ne manga'daki gibi "bırakınız gençler eğlensin" mantığıyla çimlere yayılırım, ne de hadise'deki gibi "güzellik bahane, abazanlık şahane" felsefesini benimseyen gençlerin arasında kaybolmamak için konsere gitmemezlik yaparım. her türlü dinlerim yani ben can bonomo'yu. suna dumankaya saç bakımı

adidas eşofman takımları

ankara'da eş cinsellerin yoğunluklu yaşam alanlarına bir bakın, hepsi sosyal demokrat belediyelerin olduğu bölgeler. ankara'nin eğlence mekanlarına bir bakın; yüzde 90'ı sosyal demokrat çankaya belediyesinin sahasında. yani işin özü, o eyleme en son laf edecek kişi sosyal demokrat çankaya belediyesinde yaşayan birisidir. o eyleme laf edecek bir "menopoz teyze" varsa bu kesinlikle "muhafazakar demokrat" sanını taşıdığını düşünen bir gericidir. türkiye'de behzat ç. gibi muhalif bir dizinin yayınlanabiliyor oluşu biraz da bu beğenmediğiniz insanların varlığı sayesindedir bunu da unutmayın. böylesine muhalif bir dizinin yayınlanabiliyor adidas eşofman takımları oluşu bizim pseudo-muhalif kemalistlerimiz sayesindeymiş de haberimiz yokmuş. gül gül öldük resmen. siz olmasanız türkiye nasıl demokratik bir hukuk devleti haline gelecekti yav, hakkaten kıymetinizi bilememişiz. doğru ya, çok partili hayata geçiş lütfunu da bizlere chp bahşetmişti, nasıl unuturuz.

suna dumankaya saç bakımı

zamansız kaybettiğimiz prof. jak deleon, istanbul’un semtlerini anlattığı kitaplarıyla ilgili konuşmalarında şöyle derdi: “istanbullu olmak, istanbul’da doğmuş olmak değildir. istanbul’a hizmet etmektir.” ben de, “türk olmak demek, türkiye’de yaşamak demek değildir, türkiye’ye hizmet etmiş olmak demektir” diyorum. bu ülkede ya da yurtdışında yaşayan türk yahudi cemaati bireylerinin bunu yürekten yaptığına inanıyorum. suna dumankaya saç bakımı bırakalım can bonomo bildiği, sevdiği yolda ülkesini layıkıyla temsil etsin, dediği gibi başı dik gitsin, başı dik dönsün.

hazır mutfak modelleri

"türküm" diye açıklama yapması bazı insanları kıllandırıyormuş. burada kıllanılması gereken bir durum varsa o da şudur; neden bizim ülkemizde adıyla soyadıyla tipiyle bi şekilde farklı olan, görünen insanlar ellerine bi şekilde bu ülkeyi temsil etme fırsatı geçtiğinde her seferinde "ben türküm, kendimi türk gibi hazır mutfak modelleri hissediyorum" biçiminde bi açıklama yapmak zorunda bırakılıyorlar? sporcusu olsun, sanatçısı olsun bi şekilde türk vatandaşlığına geçen, ya da zaten türk vatandaşı olan ama bi sebeple farklı görünen insanların üzerinde öyle bi baskı oluşturuyoruz ki millet olarak adamlar ellerine geçen fırsattan önce aziz türk milletini nasıl onlardan biri olduğuna ikna etmesi gerektiğini düşünüyor. daha dün bu adamın adını bile duymamış olanlar bugün "can bonomo türk değil yahudi!" "can bonomo illuminaticiymiş!" "onomo ko bonomo ko heheh" tarzında saçmalıklarla ortaya çıkınca adam ister istemez çıkıyor "arkadaş ben de sizden biriyim" demek zorunda kalıyor. şu skindirik hüviyetimize bu kadar meraklı olmasak da insanlar bi nebze rahat etse artık ne kadar iyi olucak. hazır mutfak modelleri

hazır mutfak modelleri

2-3 ay önce yakın bir arkadaşımın dinlemem için attığı bir şarkının sahibi. o zaman çok beğenmemiştim şarkısını. sonra şu eurovision davasına kadar adını çok da fazla duymamıştım. fakat adamın adı açıklandığından beri etrafta dönen makaranın dozunun biraz aşırıya kaçtığını düşünüyorum. öyle ki makarayla karışık arada acınası ciddi söylemlerde dönüyor. az önce twitterda +100 rt edilmiş şöyle bir twit gördüm: hazır mutfak modelleri

karaca yemek takımları

tanımıyordum ben kendisini. eurovision olaylarından sonra duydum adını da. ideoloji, kendini tam da ideolojik olarak görünmeyecek kadar basit olaylarla işler kılıyor. düşünelim; kimsenin umursamadığı bir yarışma var ortada, şarkıların içerik olarak hiçbir değeri yok ama yarışmanın sonunda ülkeler arası ilişkilere gönderme yaptığı sanılan oylama kısmına dayanarak böyle bir tartışma yapılabiliyor; "bir yahudiyi eurovision'a karaca yemek takımları göndermek"le elde edilecek başarının türk kimliğine ait bir başarı olamayacağının düşünülmesi yatıyor sanırım bunun ardında. örneğin fransızların vereceği oyların yüksekliği bu açıdan bakıldığında bir aşağılanma nesnesine bile dönüşebilir "türk" kimliği açısından. "yahudi birini göndermesek oy vermezlerdi." ya da bunun diğer yüzü olan pozitif içerik; "bir yahudinin bizi temsil etmesine izin verecek kadar kozmopolitiz." karaca yemek takımları

karaca yemek takımları

albümünü dinlediğim pek beğenmediğim kişi. safarat müziği tarzına yakın bir tarzı var. fakat güzel diyebileceğim bir eseri maalesef yok. inşallah çok rezil olmayız avrupa'da. benim beklentim safarat grubunun osman aga şarkısı tarzında eğlenceli güzel bir müzik. avrupa coşmayacaksa bile biz coşalım. karaca yemek takımları kendisi daha yolun başında, çok parlayabilir, güzel işler çıkarabilir. fakat desem ki çizgisi tutacak gibi görünüyor yalan olur.

banyo takımları

böyle hareketli, kımıl kımıl, görünce insanın kanını kaynatan, genç müzisyen. alternatif müziğin son zamanlarda dikkat çeken isimlerden. yetenekli olduğunu düşünüyorum, daha önce bi komedi dizisinde de seyretmişliğim vardır kendisini sammi bulmuştum rolünü. banyo takımları eurovisionda ha o olmuş ha başkası, kim olursa olsun bu yarışma siyasi bir amacı taşıdığı için bünyesinde, her şekilde sonuç değişmez. finale kalmadan elenirse eğer ya da finalde sonlarda olursak kendisini tefe koyacağımız şimdiden aşikar. çok da büyütmesek keşke şu eurovision meselesini daha iyi olur sanki. bu çocuk büyüdükçe tarzını oturtacak iyi işler yapacak gibi geliyor bana. kendisine başarılar! banyo takımları

banyo takımları

musevi olup olmamasini degil -ki bana ne, sana ne, habervaktim'e ne- orovisyon'a katilip katilmamasi olmasi gereken muzisyen. muzisyenligine diyecek lafim yok. canli izledim, gayet eglenceli sahnesinin yani sira sarkilari, sahneye hakimiyeti ve kafasi kiyak biri. zevkler, renkler tabii, herkes sevmeyebilir. ancak... kendisinin secilmesinin bize trt'nin ve ulke olarak orovisyon hadisesinin hic mi hic anlamadigimizi gostermesi acisindan bile onemli buluyorum mevzuyu. zira orovizyon'u ciddiye alip almamak konusunda bu kadar kafasi karisik baska bir ulke yok sanirim. banyo takımları kendisi bana gore orovizyon icin uygun bir isim degildir. neden derseniz? orovizyon arada tuhaf birincilikler olsa da bir pop yarismasidir. pop derken her seye pop diyoruz ama iste oynatsin, eglendirsin, gaza getirsin, sahne sovuyla, kiyafetle, hal tavirla heyecanlandirsin, sonra da oylarla birinci yapilsin yarismasidir. kimileri icin asagilama vesilesi olsa da cidden avrupa'da bu yarisma artik kult bir lgbt hadisesidir, eglencesidir. bu nedenle de bu saydigim hadiseler ve lgbt cemaatinin oy verebilecegi bir muzik yapmamakta, bu nedenle de cok umut vaat etmemektedir.

Yemek Masası Modelleri

ayrıca dini zerre ilgilendirmiyor hatta mutluyum bir yahudi türkiyeyi temsil edeceği için her ne kadar gerçekte var olmadığını bilsem de farklı kimliklere hoşgörü varmış gibi hissediyorum kendimi söyle kandırıyorum baksana olm ülkemiz o kadar ilerledi ki insanlar o kadar hoşgörülü ki eurovision'da bizi bir yahudi temsil edecek...tanım:eurovision 2012'de türkiye'yi temsil edecek sanatçı... Yemek Masası Modelleri Yemek Masası Modelleri

Yemek Masası Modelleri

Modern mutfakların mobilya eşyalarından mutfak yemek masa sandalye takımları düzenli ve mutfakları geniş evlerin vazgeçilmez mufak eşyaları arasında yer almaktadır. Yemek masa sandalye modelleri bilinen ve herkesin çok yakından tanıdığı bir çok markaları vardır. Ayrıca bu isim yapmış markalara ait bir çok mutfak masa sandalyelerin en yeni modelleri vardır. Evinize yemek masası ve sandalyesi takımlarını yeni alacaksanız veya da eskisi ile değiştirmeyi düşünüyorsanız öncelikle ihtiyaçlarınıza cevap verevilecek ve mutfağınıza uygun büyüklükteki masa sandalye modellerini tercih etmenizi tavsiye ederiz. Mutfak masa sandalyelerin kaç kişilik olduğu da önemlidir. Yemek Masası Modelleri

Kahkül Modelleri

Yandan ayrılmış perçem modelleri, klasik saç modellerine fark getiriyor. Kahkül modeli sezonun maskülen modasına feminen bir dokunuş getirerek kadınların tarzını tamamlıyor. Bu sezonun saçlarında, rüzgarda savrulmuş gibi görünen, tek tarafa düşen ya da tamamen alnımıza gelen kahkü modelleri oldukça revaçta. Seksi ve gizemli bir hava yaratmasının yanında nostaljik bir etkiye de sahip olan kahkül modeli, eski dönem ünlülerini bugüne taşıyor. Kahkül Modelleri

28 Ocak 2012 Cumartesi

Mutfak Dolabı

alt yapidan yetisen yildizlarla kadrolasmasi adeta fc barcelona ekolunu siyasete tasimis bir olusum. simdi yanlis anlamayin, butun partiler kadrolasir tabi akp'ye cok da ozel bir durum yok ama alternatif bir parti yonetime gecmeyince kadrolar kemiklesmeye basliyor bir sure sonra. biraz uzun sure basta kalinca da takinilan dislamaci tutumun hedefi karsi gorusu savunanlardan, ayni gorusu savunmayanlara alfemo oturma grupları dogru genisliyor. bu kotuden ote tehlikeli bir sey iste. simdi, anliyorum bir grup insanin en bastan akp'ye oy verme dağınık topuz modelleri nedeni turkiye'de hakim olduguna inandiklari askeriye destekli juristocracy'yi zayiflatmakti. bununla hicbir problemim yok acikcasi. fakat bunu yaparken farkinda olmadan bir varsayimda bulunuyor bu insanlar (en azindan iyi niyetli olanlar). dusunuyorlar ki bu sistem zayifladikca yerine gelen diger sistem daha iyi olacak. hatta cogu arkadasim acikca soylediler oturma grubu modelleri ki akp'nin istedigi sistemde senin kaybin ne kadarsa, onceki sistemde benim kaybim onun en az iki kati kadardi. bu mantiktaki hatalar benim icin su anda yeteri kadar goz onunde. konustugum bazi insanlar da, her ne kadar hala akp'ye oy vereceklerini aciklamis olsalar bile, akp'nin kendi elit zumresini yarattigini ve bu zumrenin on planda oldugunu goruyorlar. simdi sirf yuksek oranda oy aliyorlar diye de akp'nin bu yaptiklarina halkci bir devrim demek buyuk bir hata olur. ne yazik ki akp, bir onceki sistemin sadece bazi sabitlerinin ismi degistirilmis hali. herhangi bir antitez vasfi tasiyip ortaya bir sentez cikmasina yol acmiyor. en gömlek modelleri basa donersek bunu da guzel guzel kadrolasarak ortaya koyuyorlar su anda. tabi akp'ye oy veren insanlardan bu yeni gelen sistemin eskisinden bir farki olmadigini, sadece bal tutan parmagini yalar misali farkli bir elit zumreyi kayirdigini gormelerini istemek cok da mantikli degil. buna tonlarca farkli sudan bahaneyle karsi cikabilirler, zamaninda tam tersini savunan insanlarinkine benzer cinsten. umarim bir gun yeni bir alternatif cikar ortaya, bu sefer halihazirdaki sisteme bir antitez olusturabilecek cinsten. yolda giderken de ne yaptigini unutmaz da gercek anlamda devrime benzer bir seyden bahsedebiliriz. en küçük çapta yolsuzluk sayabileceğimiz kaçak elektrik kullanan; yerleşmiş çıkar kodları doğrultusunda işini bahşiş vererek halleden; mahalle baskısından dolayı kendisi de ahlak bekçiliğine soyunan; para uğruna benliğini kahkül modelleri satan bir toplumdan yolsuzluğa ve baskıya karşı çıkmasını bekleyemezsiniz. bu toplum maalesef bu açıdan kendisini görüyor ak parti'de. bellona yatak odası takımları bazılarını kendim yaşasdığım, bazılarını yakınlarımın aktardığı birkaç hikaye aktarayım çabucak: - henüz çocuktum. evde bir sorun çıkmış hırdavatçıdan malzeme almam gerekiyor. gerekenleri söylüyorum, kaç para diye soruyorum, adam aklınca kazık atacak ya "paran yetmeyebilir, yataş yatak fiyatları ne kadar var üzerinde?" diyor. yani bunu eve boş dönme ve ödememe riskini kenara atıp en çok ne kadar isteyebilirim mantığı. ulan orospu çocuğu, ben daha çocuktum lan! beni neden bulaştırdın bu çıkarcı ve acımasız ticaret anlayışına. bizim toplumumuz küçüğünü korumaz, küçük gördüğünü ezer. - boğaz köprüsünden geçecekken önümüzdeki iki gişede iki araba durmuş bekliyor. ogs ve kgs'leri boş, parayla geçmeleri imkansız ama trafiği tıkıyorlar. arkadaki sürücülerden kartlarını istiyorlar. git lan 200m ilerde yeri var, doldur diyorsun. param yok diyorlar ve yüzlerinde pişkin bir gülümseme: "hiçkimse kartını vermezse ben burda kalırım siz de gecikirsiniz." bizim toplumumuz işi oldu bitti'ye getirmeyi sever. - bir apartman yöneticisi. binanın asansörlü olduğunu gören bir asansör şirketi yataş oturma grupları görevlisi içeri girer ve kendisiyle konşur. o günden sonra ne olduysa asansör sürekli arıza yapar ve fakat uyarılara rağmen servis gelmez. en azından sakinler gelmediklerini zannederler. meğer çağırılmamıştır hiç. şirket görevelisi, yerleşik olan asansör kelebek mutfak markasına haksız rekabet uygulayıp kendi markasının ürününü yerleştirmek için apartman yöneticisine "servis çağırma" talimatı karşılığı rüşvet verir. ta ki sakinler isyan edip bu markada iş yok, yenisine geçelim diyene kadar. ve o zaman ne olur? yönetici, görüştüğü şirketin asansörünü teklif eder tabii ki. bütün sokakta ve mahallede aynı sorun vuku bulunca olay açığa çıkar. bizim toplumumuz alın teri sevmez, kâr güder. maalesef "tüm genellemeler yanlıştır" diyemiyorum doğtaş oturma grupları çünkü her gün bunlar gibi sayısız olayla karşılaşıyorum ve artık hiç aklıma takmadan geçiştiriyorum. biz ne zaman bu kadar ahlaksız bir toplum olduk? toplumun aynasıdır ak parti. güç kendisinde olduğu ölçüde küçük gördüğünü ezer, işi pişkinlikle oldu bittiye getirir, en kısa yoldan kâr etmeye çalışır. ve bu toplumsal açıdan ahlaksız davranışlarını örtbas etmek için kişisel ahlak bekçiliğine soyunur.

Yalnızlık böyle birşey yeğennnn

yedi yıl önce huzur ve refah ülkesiyken,çetelerle mafyalarla, faili gerçekte malum ama görünürde meçhul zibilyon tane cinayetle, hayata dönüş adı altında kökten hayattan koparış operasyonları ile, hiper enflasyon, devasa devülasyonlarla, bitmek tükenmek bilmeyen krizler, hortumlanan bankalarla dağınık topuz modelleri mutlu mesut harikalar diyarında mutluluktan uçarken icraatlarıyla bizi orta çağ karanlığına geri götüren partiymiş. yedi yıl önce fert başına düşen milli gelir 30 bin dolar civarındayken kabus gibi üzerimize çökmesiyle yoksullaştık perişan olduk, gelir dağılımındaki adaletsizlik tavan yaptı... işte asıl sorun da budur. bütün dert, tasa, kaygı, keder, endişe budur da başka bişi değildir. yataş yatak fiyatları bu gelir dağılımındaki adaletsizliğin aslan payını alan tepe noktasındaki azınlık, tabanın yükselerek kendilerine yakınlaşmaya başlamasıyla kıyameti koparıyor.anadolu insanının zenginleşerek kendilerine yakınlaşmasına tahammül edemiyor.bu durumda kendi menfaatleri açısından haklı olabilirler ama ülke geneli için ak parti iktidarından öncesi için kötüye giden tek bir şey söylemezler.gerçekten de yedi yıl öncesine göre kötüye giden noldu. eskiden avrupa birliği üyesiydik de birlikten mi atıldık,enflasyon mu hortladı, ihracat mı bitti noldu ne bitti.. bununla birlikte ak parti iktidarıyla değişen ve gelişen milyon tane iyileşme gösterebilirim ki kelebek mutfak bunların en başında da şu anda kullanmakta olduğumuz internet gelir. iddia etmiyorum, çünkü eminim; ak parti iktidarı öncesindeki statükocu iktidar halen iş başında olsaydı; çuval kadar para ödeyerek dial up sistemiyle internete bağlanmaya devam edecektik ki bunun lamı cimi yok. çünkü, hızlı internet 2003 yılından önce de vardı ama çok uzaklarda. hatta, hatırlayanlar bilir, o yıllarda yani 2003 öncesinde bitmek tükenmek bitmeyen milli güvenlik kaygılarımız münasebetiyle bırakın hızlı interneti, var olan internetin bile kökten yasaklanması, yataş oturma grupları sadece belirli bölgelerle sınırlandırılması ciddi bir şekilde gündemdeydi. işte o sınırlı bölgeler de mutlu azınlığın yaşam alanı olduğu için onlar açısından bir mahzur olmazdı tabii ki. her neyse devam edelim; otoyollar mı duble yollar mı son sürat inşaa ediliyordu da ak parti engelledi, tüm yolları toprak yollara mı çevirdi yoksa cumhuriyet tarihinden buna yapılanın yüz misli yol mu yaptı? 80 yıldır yolu suyu olan köylerin, beldelerin suyunu, elektriğini mi kesti yoksa memleketin en ucra noktasında yaşayan insanların yüz yıllık hasretini mi giderdi. tabii ucra yerlerden bahsediyorum, ne gam...okullar mı kapandı, eskiden 30 kişilik sınıflardaki mevcut 70 lere mi fırladı... kaç yoksul doğtaş oturma grupları devlet şefkati gördü, kaç evsiz toki ile sıcak bir yuvaya kavuştu, anadolu sermayesi ne kadar güçlendi bunlar mesele değil tabii.varsa yoksa gemicik, ananı al git, ülkeyi satmak-bölmek gibi ucuz siyaset mahsulu demogojiler felan filan... milyon tane iyileştirmesi var denilince önce bir google'a girip, adalet ve kalkınma anlamına gelen dünyada başka bir parti var mı diye araştırma gereği duydum. alfemo oturma grupları yani dedim belki uzaklarda başka bir diyarda da belki böyle bir parti vardır, bazı fanatik körler ondan bahsediyorlar sandım. mamafih bulamadım. gelir dağılımındaki adaletsizliği kapatmışlar da bir de elitizmle oturma grubu modelleri anadolu insanının arasındaki farkı indirmişler, ve bu farkın inmesinden rahatsız olanlar da bugünkü muhalif anlayışmış.. vah vah vahhh.. insanın cidden bunun ironi olduğunu düşünesi geliyor.. kuzum siz kör müsünüz? milleti taşşağa mı alıyosunuz? şu cumhuriyet tarihinde varsa en iddialı gömlek modelleri kadrolaşma, varsa en iddialı elitizm islami burjuva adı ile akp sayesinde piyasaya salınmıştır.. onlar yeni yıla 7 yıldızlı otelde girer, sen oturur yeni zamlar ve memur maaşının % 0.115 arttırılması ile onları denkleştirme hesabı içerisine girersin. önce halkı inanılmaz kahkül modelleri fakirleştir, sonra kömürlerle bellona yatak odası takımları erzaklarla bile sadık bir köpek olacakmış gibi gör.. "köpek" amiyane tabirini bizzat layık gören ben değilim, takındıkları tutumlarla mevcut yönetimin felsefesidir. önce fakiri daha fakir yap, sonra bulgur bile kömür bile onların can damarını okşasın.. önce kadrolaşmanı kur, sonra liyakatmış bilmem neymiş önemsemeden bütün milletin gözü önünde yeni zenginler yarat, burjuvanı yarat, onların altına pasta cilalı son model jeepler çek.. fakire de seçimden seçime bulgurlu erzak dağıt..

yatak uzmanından ?

çok değil bir kaç sene sonra en yüksekten en dibe nasıl düşülür onu bize bi güzel gösterecekler.. işte ondandır ki kapının eşiğinde olduklarından oldukça hoyrat davranıyorlar. türkiye parlamenter demokrasisini ve seçim sistemini, bir emperyalizm aracı olarak kullananlar bu ülkedeki kuklalarına kademeli olarak kendi düzenini kuracak şeyler yaptırmışlardır. adım adım, ince ince işledikleri bu düzende genelde merkez sağ geleneği koz olarak kullanılmış. din anahtar kelime olmuştur. kuşkusuz ki; akp demokrat partiden sonra dağınık topuz modelleri en çok yol aldıkları, en çok adım attırttıkları siyasi parti olmuştur sevr hazımsızlarınca.. ancak akp'nin de artık tasfiye sürecini gerçekleştirmek üzereler.. suyu ısındıkça hoyrat davranmaları konusunda direktifler yağdırarak, akp'nin ülkeyi nefret ve kuşku gölüne döndürmesi isteniliyor gene bu sevr hazımsızlarınca.. hatta ; " darbe yaptırana kadar yolunuz var, korkmayın siz.." demeye getirerek kukla gibi yönlendiriyorlar.. bu yüzdendir ki, 2007 bellona yatak odası takımları den itibaren akp'nin asıl yönlendiği v konular; çetecilik adı altında yalnızca 4-5 tane çeteci toplayıp,, geri kalanlarının alayını ülkedeki bağımsızlıkçı aydınları sessiz hale getirmek üzere bir davaya girişmiştir.. ilk 5 yıllık dönemindeki % 34 ün getirdiği güvenle, 2007 deki % 47 nin güveni şüphesiz ki çok ama çok farklıdır. bakmayın siz, yerel seçimlerde oyundan 7 puan kaybetse dahi, olay genel seçimdeki % 47 ye bakar.. asıl önemli olan o ve o puanın verdiği cesaret.. akp 2007 den sonra, gerek yargı üzerinde oluşturduğu baskı, gerek ayrılıkçılara ses edemeyip onları şımartışı, gerek silahlı kuvvetler ve muhalif seslere uyguladığı yıpratma ve yargılama faaliyetleri ile ülkeyi resmen kin-nefret ve şüpheler ülkesi haline getirmekten sakınmamıştır.. tabu yıkma adı altında, cahil cürreti göstererek yandaş medyasıyla da toplumu yataş yatak fiyatları ayrıştırarak,, resmen ülkeyi diktatoryal ve anti-demokratik tutumlarına alet etmiştir. daha 3 seneleri olduklarını düşündükleri için de, gösterebildikleri kadar bu cürreti gösterecekler, hoyrat olacaklardır. hala % 47 nin arkasına sığınmalarına rağmen öyle bir erittiler ki oylarını, erken seçim olduğunda mhp'nin altında olacaklarını çok açık bir biçimde biliyorlar.. iş sandığa kalsa dengelerin ne kadar değiştiği ortadayken, iktidar cesaret ve güç şovu yapmaya çalışıyor,, gömlek modelleri arkasındakiler ise akp'nin bu yaptıklarından orgazm olurcasına memnun.. akp'ye yükledikleri misyonun faydasını fazlasıyla alıyorlar.. yani bu partiyi en üst noktaya getirdikten sonra maksimum kendilerine yarayan faydayı alıp, posasını çıkartıp atmayı düşünüyorlar ki, işte şu anki süreç tam olarak o.. akp kendini kullandırıyor, kaldı ki kullandıramama kelebek mutfak gibi bir seçenekleri de yok.. zaten onlar için dert de değil bu kullanılma olayı.. ticaretlerini yapıp, paralarına bakan insanlar bunlar. politikacı filan değiller, seçilmesini gerçekleştiren şeyler ise; din gibi kritik bir anahtar kelime ve arkasındaki finansörlerle sağlanan tanıtım ve propaganda, eşantiyon dağıtımı ve kasası güçlü parti imajı.. zaten ecevitli dönem ve kriz sonrası arayışlar yataş oturma grupları içinde olan halkı kandırmak için akp'ten daha iyi bir proje olamazdı sevr hazımsızları için.. getirdiler en oturma grubu modelleri uygun zamana da bu kez bunları yerleştirdiler, ve 7 senede halk bi bok alamazken kendilerine sevr hortlatma konusunda çok büyük mesafeler sağladılar. hep aynı filmi izliyoruz.. adnan'ı, turgut'u, doğtaş oturma grupları mesut'u, sülosu her seferinde daha çok batıyoruz.. her seferinde halk esasında hiç bi bok kazanamazken, bağımsız bir cumhuriyet adım adım eriyor.. itibar kaybediyor.. tek bir dileğim var, şu gösterdikleri cahil cürreti ile memleketi bir daha darbe ortamına sokmasınlar.. artık bu din tüccarlarının, bu kendi cebini doldurmaktan ve ticaretten başka kafası hiç bi şeye basmayanların halkın tam bir uyanış göstererek temelli silinmesidir. onun için azıcık art niyetten yoksun olabilmeyi gösterebilirlerse, delikanlı gibi mağlup oluşlarını izlerler.. ve yerin dibine girerler sandıkta.. yok ülkeyi kaosa ve iç savaş sokup, tsk'ya alenen zedeleyici faaliyetler yaparlar da ülkeyi darbe alfemo oturma grupları ortamına sokarlarsa, o yuttukları paraların hepsini kusturacağız artık bu zihniyete ve bu geleneğe.. kasa kasa paralarınızı da alın ve sizden beklenmeyecek tarzda bir efendilikle kahkül modelleri gidin...

27 Ocak 2012 Cuma

liselieler

bu klübün yöneticisi nihat özdemir 5 sene önce italya'da şike skandalı patladığında "türkiye'de böyle şeyler varsa burada da küme düşürme cezası uygulanmalı" derken, bugün Genç Odası Dekorasyonu 58. madde değişmezse türk sporu batar diyorsa, taraftarı bir oturup "bu adam niye kıvırıyor?" diye düşünmeli. ama bunlar ne yapıyor? fenerbahçe türkiye'dir, fenerbahçe cumhuriyeti, aziz yıldırım'ı bitirmeye çalışıyorlar, cemaat, ihale, Mama Sandalyeleri komplo diye sayıklıyorlar (sağduyulu olanları tenzih ederim.) hadi diyelim bunun ortaya çıkma sebebi cemaat olsun, ne fark eder? uefa talimatları, federasyon disiplin yönetmeliği belli. telefon konuşmalarını da götünden Balkon Dekorasyonu uydurmadı ya bunlar. senin yöneticilerin bu pisliği yapmış mı? yapmış. hala yargısız infaz diyorsun. arkadaş hadi 2-3 maçtaki şike iddiasını savunmalarında açıkladılar, bütün iddialara mantıklı açıklamalar getirebileceklerine mi inanıyorsun? telefon kayıtlarını okuyup da "bu adamlar niye Duvar Saati böyle tedirgin, şifreli, belli belirsiz konuşuyorlar, niye telefonda olmaz sonra konuşuruz deyip duruyorlar" diye sormuyor musun? takımının arkasında durma demiyor sana kimse. takımını rezil eden yöneticinin arkasında durma yeter. o zaman takımının arkasında durmuş olursun zaten. öyle bir görüntü var ki, bu adam "ben Dekoratif Raf tanrıyım" dese önünde secde edecek insanlar bulur, artık buna inanmaya başladım.

spin yapmak

yani yaptığı açıklama şöyle olsa anlarım: "fenerbahçe'nin yöneticilerini ve sporcularını kulüpten ayrı düşünün ve 104 yıllık kullübün kendisine saygılı olun, eleştirirken Kelebek Mutfak Modelleri fenerbahçeyi değil kişişleri eleştirin...". doğrudur futbol tarihimizin önemli yapıtaşlarındandır. ama bazı yöneticileri "görünen oranda" futbol tarihimizin geçen yılına pislemiştir. o yüzden kalkıp kimse Ev Dekorasyon Örnekleri trabzon taraftarından aziz ve türevlerine saygı göstermesini istemesin. fenerbahçe kulübü ayrı tabi. bir de yöneticilerin "ligden düşme kalksın" diye yırtındığı şu günlerde, geçen yıl hakkımızla kazandık, bilmem kaç dakikanın kaç saniyesini hakkımızla geçtik, hakkımız yendi, emeğimiz çalındı diye açıklama yapmaları komikliğin bayağı bir ötesi sanırım. son olarak geçen hafta yenerek İstikbal Köşe Takımları çok pis ayar verdiğini iddia ettiği kulüpten, son yıllarda çektikleri de başka bir ironi bir süre öncesine kadar her ne olursa olsun büyük bir kulüptü. şike davasındaki durumları da büyük kulüp oldukları gerçeğini değiştirmedi ama Mutfak Dekorasyonu özellikle bugünkü açıklamaları ile iyice küçüldüler. birkaç gün önce anadolu kulüplerine eksi puanla başlamamız için destek verin diye ağlıyordu yöneticileri, hani biz tek siz hepiniz Duvar Stickerları dedikleri kulüplere.. bugün ise etik kurulu raporunu isteyerek süreci hızlandırmak isteyen trabzonspor'u hedef gösteriyorlar. yaptıkları iş yavuz hırsız meselesidir. madem suçsuzsun bırak etik kurulu raporu açıklansın. hem etik kurulu raporu buzlukta kalsın istiyorsun hem de biz temiziz diyorsun... o zaman hem yöneticilerine hem de "104 yıllık kulübe" gidip çay koyması söylenir.
hakkındaki iddialara ve delillere rağmen kamu oyunda şaibeli olarak görülen şampiyonluğu alınmayarak ve ligde tutularak, ligin ne kadar süper bir lig olduğunu herkese göstermiş tükiyemspor. not: galatasaraylıyım, Bahçe Dekorasyonu geçmişte bir dönem yeni açık üstün müdavimiydim. ama gelin görün ki bu şike mevzuları ve ard arda çıkan şike delilleri, haberleri, bunlara karşı alınan kaçak göçek hamleler, tff-uefa-kulüpler birliği hatta meclisin evlere şenlik kararları, açıklamaları... beni türk futbolundan soğuttu. galatasaray'ın göklere çıkartıldığı şu dönemde bırakın evime 20 dakika Ofis Dekorasyonu uzaklıktaki yeni stada gitmek tv'den dahi takip etmiyorum. spor programlarını da takip etmiyorum... süper ligimizin ilgi görmesindeki olay, takımların oyunları değildi zaten, takımlar arasındaki rekabetti. ama şu kirli düzenin ayyuka çıktığı ortamda süper lig kendisini ayakta tutan tek desteğide kaybetmiştir. ben yayıncı kuruluşların yerinde olsam bu durumu bir avantaj sayarım. avrupa liglerinden bir lig seçer (muhtemelen ispanya), o ligin nba kıvamında bir pazarlamasını yaparım, türkiye'de. bu ilgi havuzunda da firmaların reklamlarını bu yöne kanalize ederim. zira türk futbolu bu nesil için bitmiştir. Bahçe Masası kimsenin bu ülkede milli takım maçları haricinde lig maçlarına eskisi gibi rağbet edeceğini zannetmem. hayatının sonuna kadar komik ve kendini akıllı sananlarla uğraşmaya devam edecek kulüptür. bir yanda beşiktaş Klozet Kapakları kulübünün resmi söylemi olan ve sahaya futbolcularla gönderilen pankart diğer yandan tribünlerde gfb tarafından açılan pankart. başbakanın kadıköy mitinginde Köşe Takımları kendini bilmez 50 tane gfb üyesinin mitinge katılma görüntüsünü 25 milyona bağlayan andavalları ortaya çıkardı bu fenerbahçe. türkiyenin en önemli futbolcusu brezilya vatandaşı alex de souza'nın türk vatandaşlığına geçmek için ülkenin başbakanını ziyaret etmesinden daha normal ne olabilir? ülkenin başbakanı, başkanlık ettiğiniz kulübün stadına gelecek ve karşılamayacak ya da yanında yürümeyeceksiniz öyle mi? taşşaklarının 10 ton olması lazım ayrıca saygısızlıktır. başbakanı karşılayacaksın,yanında yüreyecek ve stadta olduğu sürece rahatını sağlayacaksın.

durmam böyle

bu takimi bu hale sokan istiyorum ya. ama sorumlusu kim anliyamiyorum, kime sinirlenmem gerektigini bilsem az biraz rahatlicam. fenerbahce (hani bunu oha fener cok buyuk diye de soylemiyorum, ayni seyler galatasaray ve bi nebze besiktas icin de gecerli olmalidir) dedigin degil İstikbal Mutfak Modelleri takima, bilica gibi bi adami stada mac izlemeye sokmamalidir. bienvenu dedigin adamin kadrodaki diger oyuncularla diyaloga girme sanslari sadece mekan acilislari ve imza gunlerinde olmalidir hadi bilemedin sokakta gordu. fenerbahcenin bugunku goruntusunun sorumlusu sike sorusturmasi degildi bence, sorun icten. zaten icerde oyle bi sorun var ki sorusturma acildi. kafalar bayadir Banyo Dekorasyon karisik zaten, ama son macta kacan sampiyonluklar, kupa finali sendromlari, hepsi daha uzun bir surec. bu sureci de ben psikolojimi bozan, fenerli olduguma pisman etmesi gereken (ama degilim), omrumden 15 yil kisaltan surec olarak adlandiriyorum. ben bu takimin sampiyonlar liginde 0 cekmesini de izledim, son macta 2 sampiyonluk kacirmasini, 5-1'lerini, 6-2'lerini, pendiklerini, yeni Salon Oturma Grupları malatyalarini her bokunu izledim. ama hic bugun kadar utanmadim. bidon odulu verilen adam sikiyle gol atti. arabacilara gosterdi, bize soktu. yoneticilerin tesislesmek ve ekonomik olarak vizyonlari ne kadar yuksekse, futbol vizyonlari da o kadar dusuk. isten anliyan 2-3 adam olsa yanlarinda bunlarin hic biri olmaz. sorusturma falan filan da (olmasaydi bile bu fark olucakti) bugun kadrolarin arasinda cok fark vardi adama bidon dedik de bizim ortasahadan kimse herifin tirnagi olmaz. turkleri gectim hadi, zaten 6 yabanci Portmantooynatiyosun macta aldigin adam bilica, bienvenu. daha iyisi dedigimiz stoch bile, dia bile fenerde oyniyacak adam degil ya. herif quaresma'yi simao'yu getiriyo, otekisi eboue'yi, felipe melo'yu, riera'yi, ujfalusi'yi; bizimkiler gidiyo yetenek yoksunu kara oglanlari topluyo. nerden buluyolar merak ediyorum kim sokuyo akillarina bu adamlari ya. futbolcuya da kizamiyorum adamin kapasitesi yok zaten Teras Dekorasyonu napsin herif. aykut hoca kadrodaki 2-3 turk oyuncu (volkan, emre, mehmet topuz), ve insanustu alex faktoru sayesinde bence yine harikalar yaratiyo imkanlariyla. fenerin en buyuk dezavantaji bu surecte duzenli olarak galatasarayi yenmis olmasi. bi sekilde yendi. taraftarin buyuk kismina yetti "cimbomu sikmek." ama artik o da kalmadi, ucun birini aldik, herifler domine ettiler bizi, ve futbol benim icin her gecen gun daha az zevk veren, takimimin daha da rezil oldugu bi spora donusuyor.

iyi oldu demi gitmesi

fotoğraflarla, cemaate, galatasaray'dan daha yakın olduğu iddia edilmiş takım. ve bu sav geçen haftanın en beğenilen entryleri arasına girmiş. şaka gibi. bir fotoğrafın nasıl yakınlık belirtisi olduğunu anlamış değilim, herhalde bu über arkadaşların bi' açıklaması vardır. florya tesislerinin, Duvar Dekorasyonu hakan şükür zamanında cemaat yurdu gibi kullanıldığı gün gibi hafızamızda1. galatasaray'a 500 milyon dolarlık stat inşa edip2, silinen ve sürekli ötelenen vergi borçları güncelliğini koruyor3. trt, iş kadrosunu cemaatçi-galatasaraylı kombinasyonu ile dolduruyor4. Abajur Modelleri başbakan fenerli ama bu adamları lideri fetullah gülen galatasaraylı5(gerçi pek futbolla ilgilendiğini sanmıyorum). ama bunların hepsi bir yana, başbakan'ın alex ile çektirdiği fotoğraf daha önemli di mi! bugün cemaatçi olup fenerbahçe'yi desteklen bir yayın kuruluşu, ya da gazeteci, televizyoncu biliyor musunuz? cemaatçilerin arasında tabii ki fenerbahçeliler de vardır ama onların Banyo Dekorasyon cemaatçi yanlarının fenerbahçelilikten daha baskın olduğunu gördük. aklıma ilk gelenleri de sayayım isterseniz; gfb, nihat özdemir... türkiyede uefanın onaylamayacağı bir ortam sağlandığı için, doğal olarak uefa fenere karşı durmuştur. ama sorun uefa değil, türkiye sınırları içerisinde başlamıştır. mevcut iktidara göre balans ayarı sırası futbola gelmiştir. kendisinin tetikçi basını, yargısı, yazarları(?) olabilir İstikbal Mutfak Modelleri ama fenerbahçenin de taraftarı vardır. hazırlanan iddaname seçimden önce hazırlanıp, niye seçimlerin sonrasını beklediler soru işareti. eğer fenerbahçe taraftarındaki bu direniş devam ederse, önümüzdeki ilk seçimde bakın ne kıyaklar geçilecek kendisine, tabi ki göz boyama Filli Boya amaçlı. her iktidarın bir devri vardır ve bu devirleri bitiren büyük toplumsal olaylar vardır. 2001 ekonomik krizi nasıl ki eski yönetim anlayışını bitirip, akpyi başa getirdiyse, bu şike olayları da akpyi bitirip, siyasete yeni bir aktör çıkarabilir. büyük bi komplo teorisi olsa da, şahsen bunun olacağına inanıyorum. akp'nin sonunu fenerbahçe getirecek. siyaset yapmasını da iyi bilir bu taraftar

acı var mı acı ?

tüm türkiye deki fener düşmanlarının yarısını barındıran ekşi sözlükte bile, diğer klüplerden ne kadar büyük olduğu gözükmektedir. fenerbahçe nin basket Banyo Aksesuarları maçları, voleybol maçları bile diğer takımların lig maçlarından daha fazla entry içerir. derbilerin karşılaştırılmasından bahsetmiyorum bile.. bu sene oynanan derbilere bakın belki algıda seçicilik yapıyorum ama tek adam gibi olanı beşiktaş- fener maçıydı.. haftaya fener- gs maçı var o maçta aynı şekilde geçecek, çünkü o maçları Orta Sehpa Modelleri derbi yapan fenerbahçe. biz olmasak sik gibi lig olur afedersiniz. hem oyun açısından hem de derbi ruhu açısından bjk- gs veya trabzon- bjk maçında derbi havası var mıydı allah için açık yüreklilikle söyleyin.. velhasıl türkiye süper ligini türkiye süper ligi yapan takım fenerbahçe dir. fenerbahçe olmasa ne futbol konuşacak adam bulabilirsiniz sokakta, ne de adam gibi bir derbi maçı izleyebilirsiniz.. ama hayret ki galatasaray, Hazır Mutfak kendisini gönülden destekleyen herhangi bi otoriter güç bile olmadan 10 yıldır fener'in altını masa başında oyuyormuş, bu saydığım ve çoğu fanatik olmayan isimler bunu ortalama bi fenerli gördüğü halde görememiş. mecliste milli takım teknik direktörünün maaşını tartışan Salon dekorasyonu adamların hepsinin gözünden kaçmış, ya da önemsememişler. oy için her şeyi yapacak adamlar, türkiye'nin* en büyük taraftar topluluğunun gözünde kahraman olma fırsatını elinin tersiyle itmiş. hülasası, 2012'ye göz kırptığımız şu günlerde bir gün Bahçe Duvarı Modelleri önce "bakın öyle büyüğüz ki bizim için yasa değiştiriyorlar ;)", bir gün sonra "aa bak bize komplo yapmışlar, herkes bize karşı :(". üstad ne güzel söylemiş, acıların takımı. taraftarı da son paralarını kulübe destek için harcayınca dengeli beslenmeye fırsat kalmamış tabii. taraftarına sesleniyorum, şu galatasaray'a yardım kampanyası billboard'unun caps'leri almışlardı, yıllarca dalga geçmişlerdi falan. koysunlar da biraz gülelim.

La gel la buraya

bazi kardeslerin bizbize yeteriz slogani ustunden elestirmeye calistigi takim. aklievvel kardesler sanki bu slogani kullanan fenerbahce yonetimi milli takima oyuncu gondermek istemiyor ya da gidenler bilerek oynamiyor mu zannediyorlar bilmiyorum ama kafalarinin guzel oldugu kesin. asil bu tarz fikirlerle Tv Koltuğu milli takimi kendi mallari zanneden mallara soyluyorum o milli takimin hepimizin oldugunu biz fenerliler cok farkindayiz ve lig yarisi ile milli maci birbirinden ayirabiliyoruz ama siz on senedir fener ezikligi icinde oldugunuz icin ve son sene de fener 17nizi de ustuste Şapka Modelleri koyup herbirinize ayri ayri koydugu icin o futbolcu ve seyircilerle kendinizi ayni milli takimi destekler bulunca kabullenemiyosunuz ve en ufak bir basarisizlikta emre gokhan ve volkanin ustune gidebilecek yuhalayabilecek kadar gozu donmus zavallilarsiniz. bu yazdiklarim herhangi bir takimin taraftarlari icin degil dun volkan ile tassak gecebileceklerini zanneden evlatlar icindir. belki aralarinda fener taraftari da vardir bence Örgü Saç Modelleri onlar da en az digerleri kadar volkan ve emrenin dediklerini hak etmislerdir. dünden beri gerek futbolcuları, gerek eski futbolcusu ve şu an ki futbol yorumcusu, gerek milli takım antrenörü ve şimdi de web sitesi üzerinden vurulmaya çalışılan takım.takımım. nedir arkadaş sizin derdiniz? ne bekliyorsunuz. fenerbahçe kulüp olarak çekilsin bu ülkeden. huzura erecek misiniz o vakit geldiğinde. türk futbolu hakettiği yere gelip gelene gidene üçer beşer sallayan bir takım hailne mi gelecek. futbolumuz bir ekol haline mi gelecek, bu sistemsizlikten düzensizlikten çıkıp. ne olacak? volkan ve gökhan. iki formsuz oyuncu. fenerbahçe de de formsuzlar. bunu görmek Tulum Modelleri için son fenerbahçe'nin son maçlarını izlemek yeterli. peki bu adamları bu form durumuyla kadroya alan adam mı suçludur yoksa çıkıp oynadıkları için volkan ve gökhan mı? ne yapmaları gerekirdi. hiddink'in yanına gidip hocam bizi kadrodan çıkart demeleri mi? oğuz çetin'in istifa etmemesinin de suçlusu fenerbahçe, hırvatistan maçına hiddink efendinin saçma sapan bir kadro çıkarmasının da, hatta rıdvan'ın yaptığı yorumların da. türk futbolunun geldiği nokta, yanlışlıklar içinde yüzen bir sistem ve bunun Şalvar Modelleri devamını sağlamaya ant içmiş yöneticiler, yeniden yapılanmaya gidemeyen çünkü rant sağlama merkezi haline getirilmiş federasyon, skor yorumculuğundan öte gidemeyen şovenist medya, futbolu evrensel kalıplardan çıkartıp milliyetçilik odaklı bir hale getiren taraftarlar, herkes suçsuz. tek suçlu var o da fenerbahçe!

polaris bu aşka benzer

rakibi olan takımın taratarlarının, bu yıl her maçını en ince ayrıntısına kadar izlediği takım. maçı birlikte izlediğimiz, fenerbahçeli olmayan bir arkadaş, ısrarla ve ısrarla "el, el, penaltı, hakem v.s." diye dün akşamdan şu ana kadar anlatıyor. tek kelime etmedim. maçın başındaki Siyah Zeytin Yapımı golü gördü direkt "şike lan bu, yanlış adamı tutuklamışlar, şike yapan başka biri var, o dışarıda" dedi. bütün maç şike ile ilgili konuştu, tam o talihsiz pozisyon olduğunda içimden Çocuklarda Kabızlık "allah'ım inşallah penaltı vermiştir" dedim ama vermedi hakem. tabi bir keyiflendi bizim arkadaş. bu sene taktik değiştirdiğimizi, artık hakemleri satın aldığımızı falan söyledi. sabah araba ile Karanfilin Faydaları gelirken de yol boyu pozisyonu anlattı. rakip takım şike yapmış, ayrıca hakemi de arlamışız. hatta az önce sigara içerken de gene anlatıyordu. herhangi bir cevap vermedim. (pozisyon penaltı idi ama bizim evden sahaya direkt müdehale edemediğim için hakem vermedi) çekilmez hale geldi ama işte yıllardır arkadaşım. katlanıyoruz. şöyle bizim takım bir yenilse de rahat rahat arkadaşça Meme Kanseri takılsak bi akşam, fena olmaz. fıkra gibi takım. onlar olmasa neye güleceğiz hiç bilmiyorum. güzel bi fıkra var mesela elimde; bir italyan,bir fransız,bir rus bide bizim temel. şampiyonlar liginde karşılaşmışlar, başlamışlar muhabbete; italyan demişki bizim ülkemizde milan şampiyon olunca 6 yaşındaki çocuklarımız şikeci diye dalga geçer. rus demişki bizim ülkemizde cska moskova Bel Ağrısı Tedavisi şampiyon olunca 15 yaşındaki çocuklarımız şikeci diye dalga geçer. fransızda demişki bizim ülkemizde lion şampiyon olunca 17 yaşındaki ergenlerimiz şikeci diye dalga geçer. sıra bizim temele gelmiş

26 Ocak 2012 Perşembe

bilgilenin diye yazdım

fenerasyonun da yardımıyla birlikte, adını avrupada böylesine garip olaylarla duyurabilir sadece. harbiden ne kupa büyüklüğüymüş ne başarı büyüklüğü. çünkü olmayan bir şeyin büyüklüğü olamaz zaten. şike yapacaksın, uefa'yı dava ediceksin, isviçre'de uefa binasına karşı yürüyüş yapmaya çalışacaksın Ayva Faydaları son anda önlenecek, türkiye liginin hali zaten ortada. play-off'tu carttı curttu, 3 günde bir oynanan maçlardı. ligin içine edeceksin. ondan sonra hıncal uluç gibi orası burası ayrı oynayan, bir dediği bir dediğini tutmayan insanların sözlerini bana referans göstereceksin. yok efendim taraftar alışveriş yapıyormuş, takımına bağlıymış, siz niye yapmıyorsunuz falan felan diyip kendini aklamaya çalışacaksın. banane ulan senin taraftarının desteklediği kapitalizm Tetanoz Nedir anlayışlı futboldan ? banane ? o taraftarınızın son 1.5 yılda fenerium'dan yaptığı alışverişler, güiza'ya 3 yıl boyunca harcanan paranın zararını anca çıkartır. ayrıca burada hiç birinizin ne beşiktaş taraftarına, ne de galatasaray taraftarına söz söylemeye hakkı yok. beşiktaş taraftarı, beşiktaş uzun yıllar şampiyon Soğanın Faydaları olmasa bile takımının yanındaydı. takımı 8 tane gol yedi avrupada, üç hafta sonra marsilya maçında gösterdi nasıl sevdasından vazgeçmeyeceğini. galatasaray tribününü özhan canaydın ve ultraslan bitirmiştir. biliyor musun galatasaray tribününde ne olup bittiğini ? yürüyedur ekibini bilir misin ? daha ultraslan Marulun Faydaları piyasada yokken, o adamlar tribündeydiler. 10-15 kişiydiler. tüm tribünü çekip çevirirlerdi. özhan canaydın geldikten sonra olimpiyat stadı saçmalığı çıktı ortaya. kışın kurtların indiği stada, yine kışın yaklaşık 500 kişi anca gidiyordu. gece 2 de 3 de evlerine dönüyordu insanlar. sonra samiyen'e dönüldü, bu sefer özhan canaydın'ın da desteklediği ultraslan grubu kendinden olmayan tüm seyircileri Dutun Faydaları staddan soğutmaya başladı. kapalı üst tribünün yarısından fazlasının kombine biletini aldılar ve 5 kuruşta para vermediler. yürüyedur ekibi sebat maçı sonrası tribünü bıraktı. ondan sonra eski açık yıkıldı falan derken zaten 10 bin kişiye oynuyorduk.

patron ne oluyor ?

serdar adalı'nın nato ihalesine girip, başbakan'ın uyarısına rağmen ihaleden çekilmemeleri (bu uyarı, sezonun sonuna doğru aziz yıldırım ve alex'in başbakanı ziyareti Ispanağın Faydaları esnasında yapılıyor.) aziz yıldırım'ın, nuriş çetesi dahil bir çok mafyatik ilişkiler içerisinde bulunduğu gerçek, en az 10 yıl hapis yatma ihtimali var. fenerbahçe'nin şike yapmadığı ve küme düşmeyeceği kesin. diğer kulüp başkanlarının artistliğinin Kerevizin Faydaları sebebi -fener sayemizde küme düşmedi- demek. (bu şahsi görüşüm) en acı kısma geldik, fenerbahçe kulübünün yeni başkanı hamdi akın veya murat ülker olacak. bu bilgilere göre, fenerbahçe isterse her yıl şampiyon olsun, isterse avrupa'da alınmadık kupa bırakmasın, ben ve aklıselim birçok taraftar için fenerbahçe'ye bir virgül konur. sevgimiz asla değişmez, Soğuk Algınlığı Tedavisi fakat bundan sonra alınacak kombineler, fenerium ürünleri ve kulübe gelir getirecek her türlü metadan cemaat faydalanacak. ben bunu kendime yediremem. cemaatten birinin başkanlığı açıklandığı gün kombinemi ve sarı lacivert tüm eşyalarımı yakıcam. umarım duyduklarım yalandır. cemaatin kulübü veya herhangi Karanfilin Faydaları bir zümreye ait bir kulübün taraftarı olacağıma futbolla alakamı keserim daha iyi. sanki her sene şampiyonlar ligine gidiyormuş da bu sene gidemedi diye iflasa sürüklendiği iddia edilen kulüp. hayır geçen sene son maçta puan kaybetseler de 2. olsalar yine böyle Bel Ağrısı Tedavisi takımı dağıtıp taraftarın 2 kuruşuna göz mü dikeceklerdi. ya da aziz yıldırım verdiği paraları geri mi istiyor nedir? bilen varsa aydınlatsın cidden. he unutmadan bir de cemaat ele geçirdi, israil'le kapıştılar ama cemaat kazandı. abd el atmak istedi ama uğraşmak istemedi, israil'e arkadan destek verdi. cemaat, iran'ın desteğiyle atak yaptı kazandı. 3. dünya savaşının eşiğinden dönüldü. böyle de büyük kulüp. stad müdürü olması için yalvarılan amcam çıtlattı.

yemedik tamam mı yemedik

sayılmayan golü falan yoktur. faul diye kesilen tehlikeli pozisyonu olup olmadığını tartışabiliriz. bunun dışında, dünkü maçta galatasaray'da arda'yla beraber en çok beğendiğim iki oyuncudan biriydi. selçuk ve baroni gibi iki savunma ağırlıklı orta saha oyuncusuyla oynamamıza rağmen galatasaray savunması topu ne zaman baros'a iletse, baros topu hep sakladı. ya faul aldı, ya topu bekletip boştaki arkadaşına pas vererek fenerbahçe'nin kurduğu baskının Balın Faydaları kırılmasında yardımcı oldu. bunu alex de çok iyi yapar. bir striker olan baros'un yapabilmesi ise şaşırttı ve sinir etti maç içinde beni. eğer hagi kewell yerine pino'yu oyuna alabilseydi, baros bu top saklama becerisiyle ve arda'yla pino'nun yardımıyla fenerbahçe'ye hızlı hücumlarla kabus yaşatabilirdi. Mandalinanın Faydaları galatasaray'ın ne yapıp edip bu adamı takımda tutması lazım. mevcut kadronun en iyi 2-3 adamından biri, belki de en iyisi. sakatlıktan çıkınca herkes unutuyor geçmişi baroş kral baroş adam diye geziyor ortalıkta. allah'ınızı severseniz açın gözünüzü. bu adam kaç maç oynadı bu sezon ? ondan önce ki sezon kaç maç oynadı ? tamam çıkıyor atıyor golünü ama sezonun yarısında yok. sakat. ankaragücü maçında ortada hiçbir şey yokken sakatlandı Alkolün Zararları bu adam. sonra şakşakçılar çıktı ''bu adam çok koştu terinin son damlasına kadar savaştı ehehe'' olum mal mısınız lan siz ? 75 dakikada götü çıktı adamın, sakatlandı. öyle futbolcumu olur. nasıl kondisyon yükleniyor bu adamlara. tabi mevki icabı adamın işi kolay 2 gol atarım herkes unutur mına koyim demi. kimse çıkıp bana baroşu övmesin. golcü dediğin yarım sezon oynamaz. yerine Astım Tedavisi adam gibi golcü alırsın 15 maçta 9 gol yerine 30 maçta en az 15 gol atar. takımın denemediği forvet kalmadı bu adam yüzünden. hala millette bi baroş sevdasıdır gidiyor. ben galatasaraylı olarak sezonun yarısını sakat Bahar Nezlesi geçiren, sürekliliği ve istikrarı olmayan topçu istemiyorum artık. son 3 sezondur tam kadro maça çıkmayı unuttuk, millet hala el ele tutuşup baroş, arda, kewell diye bağırıyor.

25 Ocak 2012 Çarşamba

kor ateşlerde

benim en merak ettiğim şu: şu çok karizmatik mourinho, pepe'ye maç öncesi nasıl taktik veriyor? temiz futbol, rakibe saygı mı; gelene geçir, gidene tekme mi? ilk maçtaki pepe, Balın Faydaları hakem adam gibi hakem olsa 10 maç ceza alacak hareketler yaptı. bu maçta da biri çok net, iki tane verilmeyen penaltı (ikinci devre yaptığının penaltılığını tartışanın futbol bilgisinden şüphelenirim, omuz omuza mücadele var ama kalça kalçaya mücadele diye bir şey duymadım), sayısız kasti tekme, ikişer tokat ve ikişer kendini yere bırakma. barcelona, çok karizmatik mourinho'yu pepe'yi Mandalinanın Faydaları oynatmak zorunda bırakıyorsa uzak ara öndedir. göreceksiniz bir sonraki maçta da Alkolün Zararları tarife değişmeyecek, madrid'in kazma-sert futboluna gereken ders verilecektir. tansiyonu bu kadar yüksek bir maçta hakem kim olursa olsun büyük ihtimal sıçacağı belliydi. zira öyle de oldu. hakem maçı taşıyamadı. iki takım adına da yanlış kararlar verdi. ortada oynanmaya çalışılan futbol vardı lakin hakem baştan adam gibi kararlar verse çok daha süper Astım Tedavisi olacaktı. arkadaş çıkaracaksın kartlık yerde kartını. messi ise messi pepe ise pepe, sikinde olmayacak. yapana çıkaracaksın, gerekirse oyundan atacaksın, yapmayana oyun Bahar Nezlesi oynatacaksın. senin çıkarmadığın kart veya yanlış değerlendirdiğin pozisyonlar yüzünden şimdi bilmem kaç hafta seni konuşacak millet. hayır türkiye de değil orası ki iki dakkada medya darmaduman etsin seni. neyse, bundan sonra el classico'yu nah görür herhalde.

Salata

polat'a malkoçoğlu diyenleri haklı çıkaran dizi oldu bu hafta. muhtemelen yeni bölüm, converse modelleri surlara yaslanıp sırıtan polat'ın istanbul'un fethi'ne yaptığı flashback'le açılacak. o diil de; geçen hafta 6 dakika 28 saniye* vaaz vererek kendi rekourunu egale eden ömer baba yavaş yavaş tozutmaya doğru gidiyor bu haftaki tavırlarıyla. resmen gitmek isteyen hikmet'le polat'a ''siktirin gidin evladım!'' demediği kaldı. 97 bölüm olmuş, boru değil ama lezzeti eksik lan bu dizinin. saç nasıl düzleştirilir artık osman hoca'dan mıdır, rahmetli ömer lütfi mete'den midir, yoksa ilk hikayenin kıçı başı belli olup vaktinde nihayetlendiğinden midir, olmadı orada işlenen konuların az çok üzerinden zaman geçmiş, hukuki olarak da açıklığa kavuşmuş yakın dönem olayları olmasından mıdır nedir bu pusu işi fena çuvallıyor. şu mekan basıp boş oda arama sahnelerini mezuniyet saç modelleri uzattıkça uzatıyorlar, emlakçıyla ev geziyor gibi oluyoruz. ama en rahatı zaza lan! imdat diye bir karakter koymuşlar, ali sürmeli bunaldıkça ''imdaaat! imdaattt!'' diye bağırıyor. artik kabak tadi Kıvırcık Saç Modelleri aliyorum bu diziden. dün tek kol güllünün sniper tüfegini protez koluna havada dayayarak düsmanlarini kafataslarindan vurusunu izlerken artik bu dizi de sadece polatin özel gücleri olmadigini anlamis oldum. bu nasil bir nisanciliktir. saygi mi duymak lazim bilmiyorum ama bana hic Platin Saç Renkleri gercekci gelmeyen bu sahneler yüzünden diziyi artik kendi gününde kendi saatinde degil benim belirledigim bir günde ve saatte izleme karari aldim. hatta 4-5 bölüm biriktirip fast forward ile izlemeyi düsünüyorum. kalitenin düsüsünü yönetmen degisikligine mi baglamak lazim yoksa hala cekimleri devam eden filistin filmine harcanan enerjinin maalesef diziye kalmamasina mi bilemiyorum.