15 Haziran 2011 Çarşamba

tunceli ya da dersim, ne dersiniz deyin

tunceli ya da dersim, ne dersiniz deyin, ilk başlarda korkarak gittiğim, ancak alıştıkça insanlarına özellikle gençlerine hayran kaldığım, dünya güzeli coğrafyaya sahip bir yerdir. burası. orada zorunlu olarak bulunmam ve zorunlu olarak bulunduğum yerde üniversiteye hazırlanan gençlerle beraber geçirdiğim haftanın altı günü benim için inanılmaz bir deneyim oldu.

buranın genç nüfusu, maalesef kentlerinden kurtulmak istemekte (genelleme yapıyorum). bunun nedeni ise sosyalleşebilecekleri yerlerin çok sınırlı olmasıdır. bir sineması yok bu yalnız şehrin. bir sinema salonu dediğin nedir ki? dediğinizi duyuyorum. ama buranın insanı hele biraz sinemaya ilgiliyse bir, bir buçuk saat yol tepip elazığ'a gitmek zorundalar. belki 200 kişilik bir salon bu insanları biraz daha şehirlerine bağlayacaktır.

munzur kenarında mutlaka bir iki kadeh rakı için. en az beş yıl daha katarsınız ömrünüze. masanızı suyun dibine kurun çıkartın ayakkabıları. sıvayın paçaları, açın bi ufak rakıyı. meze de istemez pek. bir domates bir salatalık yeter. açın radyoyu, yerel veya ulusal fark etmez. keyfiniz yerine gelecektir.

çarşısına gidin bal tadın. tek dişli büyük sarımsaktan alın. gidin bir lokantaya sac kavurma yiyin.

ya da gidin bir köyüne, etrafı gezin. yalnız bırakmayın bu şehri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder