2 Eylül 2011 Cuma

Berber

beklemekten nefret ettiğim yerlerin başında gelir burası. daha doğrusu gelirdi. çünkü artık bizim mahallenin berberi de randevu sistemiyle çalışmaya başladı. sabahtan arıyorum "abi akşam saat 8'de geliyorum. koltuğu boş bulayım lütfen" diye, yerim ayrılmış oluyor. mis gibi. bir de saçım yıkanırken resmen bunalıyorum ben. zaten küçükken ufak çaplı panik atak geçirirdim, böyle başka şeyler düşünmeye çalışırdım falan. geçenlerde fark ettim o özelliğim geçmiş. ama şimdi de saçım yıkanırken acaba sudan içsem ne olur diye düşünmüyor değilim. evet resmen bunu düşünüyorum hani çok susarsam, ağzımın kenarından akan sulardan birazcık içsem ne olur diye. yok yok gayet iyiyim şu anda. teşekkür ederim sağlığımı düşündüğünüz için*. 1 saat önce falan geldim kendisinden. harika bi evren. ben tıraş olurken yan koltuktan bi müşteri kalktı gitti, böyle önünü sivriltiyorlar ya, ondan yaptırmış. ardından berberime "hiç bana yaptın mı şöyle üçgen bi saç? hiç verdin mi stili jöleyi? yok." diye sitem ettim. "sert adamsın sen yakışmaz sana ibne gibi saçlar" dedi sdflkjsdk. o üçgen saçlıyı tıraş eden eleman bu sefer "nalakası var yaa küpeleri var adamın yaaa" dedi benimçin sdlfkjsdlk. "yani ibne miyim ben onu mu diyosun?" dedim sdfjsdlk. kısa bi south park sessizliğinin ardından "nalakası var abi yaa" dedi, "sen de her şeye nalakası var yaa diyosun ibne gibi" dedim sldkfjslkfjsldkjlk. sonra benim berberim "ibne misiniz olm konuyu nereye getirdiniz yaa" dedi sdlfjskdfjsdlk. acayip eğlendim. sonrası "bayramda n'apıyosun", "sizin reklam işi de çok güzel iş", "kriz geliyo", "isteseler pkk'yı bitirirler", "oruç musun?" vs. ama acayip eğlendim yani. 3 haftada 1 berbere gidiyorum rehabilitasyon merkezi gibi. "benden başka saçına tarak vuran yok, berbere gelmeden gelmeye di mi?" gibi cümleler işitebiliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder